Kekova Mavi Tur – Kekova Gezilecek Yerler

kekova

Kekova Mavi Tur – Kekova Gezilecek Yerler

Kekova Mavi Tur – Kekova Gezilecek Yerler

Kekova denince akla gelen “Kekova mavi tur” “Kekova günlük tekne turu “, “Kekova tekne turu tavsiyesi” , “Kekova gezilecek yerler” ve “Kekova mavi yolculuk” gibi akla gelen başlıca soruları yanıtlamaya çalıştık.Hazırsanız başlayalım.

KEKOVA MAVİ TUR

Zamanla değişen tatil algımıza, son yıllarda mavi tur damgasını vuruyor. Uzaktan bakılınca çok zahmetli, oldukça pahalı gibi gelen bu deneyim aslında sanıldığı gibi değil. En az üç günlük tercih de edilebilen mavi tur, insana eşsiz, daha doğaya ait bir tatil imkânı sunuyor. Yazlık bölgelerde bir günlük tur için çoğu yazlıkçının büyük tekneleri tercih etmesi gibi, tam olarak bu doğrultuda ama daha az kalabalıkla. Dilerseniz kendinize ait kamara kiralayıp başka tatilcilerle aynı yolculuğa çıkabiliyorsunuz. Veya birkaç kişi bir araya gelip, tekneyi doğrudan kendiniz için ayırabiliyorsunuz. Oteller insanlara kusursuz konfor sağlamakla birlikte, diğer yandan yorucu, gürültülü gelebiliyor. Özellikle bazı yerlerde saatle yemek yemek, nefes almak için ayrılan zamanı mesai içinde gibi hissettiriyor. İşte tam bu noktada mavi tur, yukarıda söylediğim gibi daha doğaya ait ve daha özgür bir tecrübe için akla gelen ilk seçenek oluyor. Tatilinizin tamamı deniz üstünde de geçmiyor, koylara yaklaştığınızda elbette inip daha önce kolay kolay kimsenin ayak basmadığı toprakları adımlayabiliyorsunuz. Kayalara çıkıp, ki genelde karalar kayalık arazilerden oluşuyor, günlerinizi geçirdiğiniz denize uzaktan bakabiliyorsunuz. Bir müddet sonra da, uzaktan baktığınız o suda yüzerken yüzünüzü kayalara dönebiliyorsunuz. Etrafınızda kimse yok, tamamen oraya aitsiniz, her şey kendi ahenginde ilerlerken tercihinizle siz de oranın bir parçası oluyorsunuz. Nasıl ama, kulağa çok hoş geliyor değil mi?

kekova

İşin yeme içme, tercihe göre alkol tüketme kısmına değinecek olursam şunu belirteyim, alışverişinizi kendiniz yapıyorsunuz. Harika değil mi! Teknede geçireceğiniz günler boyunca ne yemek içmek isterseniz ona göre heybenizi dolduruyorsunuz. Güvendiğiniz markalar, çocuğunuzun ihtiyaçları vs. tüm bunlara karar verebilme özgürlüğü çok güzel. Diyelim alışveriş tamam, ee sonra ne oluyor diyorsunuz değil mi? Arkadaşlar, sonra o malzemeleri bir aya getiren şefe döne döne teşekkür ediyorsunuz ? Öyle leziz, öyle kararında hazırlanıyor ki yemekler size hiçbir zahmeti olmuyor. Tabak yanı küçük zil çaldığında denizin sizde bıraktığı o büyük açlığı doyurmak üzere masanıza geçiyorsunuz. Her şey eksiksiz. Enfes bir sofrada karnınızı doyuruyorsunuz. Kahvaltı menüsü, öğle vakti ferahlamak için tercih edeceğiniz içecekler ve akşam yemeği, tüm bu tercihleri kendiniz yolculuğa çıkmadan önce planlıyorsunuz.

Mavinin her tonunu görebileceğiniz, yeşilin de eşlik ettiği koylarda denizin dibini göre göre yüzmek… Bir yıl boyunca işe gidip gelmeyle, trafikle, kişisel meselelerle yorulan zihniniz, işte o suya teslim olduğunuzda berraklaşıyor… Akıp gidiyorsunuz, su tabiri caizse çarşaf gibi. Siz süzülüyorsunuz… Su sıcacık, gelsenize.

Gelsenize dedim ama bir şey eksik kaldı. Ne? Tabii ki bizim bu eşsiz deneyim için tercih ettiğimiz firma. Detaylarını anlattıktan sonra sizi koylara alacağım kaptanımızın izniyle ?

Kekova Tekne Turu Tavsiyesi

kekova tekne turu24-27 haziran tarihleri arasındaki üç gece konaklamalı, dört gün yüzmeli mavi yolculuğa PASARELLA YATÇILIK ile çıktık. Kaptanımız rotayı oluştururken bizim de fikrimizi aldı. Özellikle görmek istediğiniz yerler olursa, oralara uğramadan asla geçmiyor bilginiz olsun 🙂 Tekne ekibi bir kaptan, bir miço, bir aşçı ve bir karşılama personelinden oluşuyordu, onlarla birlikte toplam 7 kişi olarak gezdik tüm kuytuları. Kalkış yerimiz elbette ki Kekova Limanı idi. Sırasıyla rotamız buralardı:

*Kocakarı Koyu
*Tersane Koyu
*Simena Kale
*Katır İskelesi
*Karalos/Salyangoz Koyu
*Çamlıca Koyu
*Gökkaya Koyu
*Esmeralda Koyu

Şimdiden söyleyeyim, her birinin ortak özelliği dupduru suya ve balıklarla birlikte yüzme zevkini size yaşatacak bir tabiata sahip olmaları.

Kekova Gezilecek Yerler

1.GÜN

1- Kocakarı Koyu

kekova

Kekova Adası’na bakan bu koy bizim ilk durağımızdı. Anakaraya bağlı ve Simena gibi antik kentlere yakın. O sebeple buradan ayrılıp bir durak sonra Simena’ya ulaşıyorsunuz. Burada telefon çekmiyor, iyi ki de çekmiyor biliyor musunuz? Dikkatinizi dağıtacak hiçbir şey yok, tatile her şeyden soyutlanarak başlıyorsunuz. Daha ne olsun a canlarım? Tekne motorları durduktan sonra, kaptan suya inmenin güvenli olduğunu söyler söylemez cumburlop diyeyim, tam olarak böyle ifade ediliyordu değil mi ? İşte öyle atlıyoruz berrak sulara… Acıkınca tekneye çıkıyoruz, özenle hazırlanmış kahvaltımızı yapıyoruz. Şimdi biraz dinlenelim, az sonra yine ineceğiz suya ? Ha şunu da belirteyim, denize girmek için asla ve asla acele etmeyin. Tekne motorları dursun, bundan emin olun, sonra durmayın ?

2- Tersane Koyu

Burası dönüş yolu üzerinde de durağımız oldu. Ilık suya alıştık ya artık bekler miyiz? Yine sudayız. Ve neler gördük dersiniz? Eski bir Bizans Kilisesi’nin su altı kalıntılarını… Buralar zaten batık şehir olarak geçiyor. İsmi de çok evvelden burada gemilerin tamir edildiği alan olmasından geliyor, yani adı üstünde tersane. Burada kayaya çıkıp gezebilirsiniz de. Şapkalarınız mutlaka yanınızda olsun, güneşi kesecek binalar yok. Dedim ya burada doğa ve siz, birbirinize aitsiniz. Birbirinizin gölgesi gibisiniz. Harika!

3- Simena Kale

Burası size mavi turda olduğunuzu unutturacak bir durak. Çünkü M. Ö. 4. yüzyıla dayanan, yaklaşık 70 hanelik bir köydesiniz şu an. Tarım, hayvanlar, yöresel hediyeliklerin satıldığı dükkanlar. İşte burada hayatın tatlı bir noktasında insanlarla temasa geçebiliyorsunuz ? Alışveriş yapabiliyor, köy evlerinin aralarındaki merdivenlerden çıkarak kaleye ulaşabiliyorsunuz. Çıplak gözle panoramik bir görüntü, işte her şey karşınızda!

Katır İskelesi’ne demir atıyor ve bu gece burada konaklıyoruz. İkinci gün ilk durağımız Salyangoz Koyu olacak.

2.GÜN

1- Salyangoz Koyu

kekova

Burada tarihsel hiçbir şey yok. Burada yalnızca su var, yukarıdan bakınca çok ilginç duruyor, tam bir kuytu, sığınak gibi. Sanki bir ağacın kovuğu gibi. Su inanılmaz temiz, civarında insana dair hiçbir şey olmadığı için burada doğa kendi kanunlarıyla baş başa kalmış. O yüzden mutlaka ama mutlaka burayı görmelisiniz. Özünü arayan varsa, burada bulabilir…

2- Çamlıca Koyu

Oksijen kaynağı, mis gibi çam kokusunu içinize çeke çeke yüzün. Hatta bence sırt üstü suda kalın, aman dikkat edin içiniz geçip de uyumayın ? Beşik gibi burası, çok güzel. Belirteyim ara ara internete kavuştuğunuz yerler oluyor tabii ki ama burada mesela telefon çekmiyor. İyi ki böyle çağımızdan uzak noktalar var. Ya onlar da olmasaydı?

3- Gökkaya Koyu

Gökkaya koyu, bölgedeki en büyük koy. Burada da yine antik kalıntılar söz konusu. Tarihin suya yazıldığı, ama sanılanın aksine silinmediği bir nokta. Kendinizi suyun ev sahiplerine bırakın, balıklar buradan çok yakın görünüyor!

3.GÜN

1- Esmeralda Koyu

kekovaEsmeralda İspanyolca’da zümrüt manasına geliyor. İsminin buradan geldiğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam ? Suyun o zümrüt rengi henüz uzaktayken dahi gözünüze çarpıyor. Bu manzarada hep yüzüyor hem kahvaltımızı yapıyoruz.

Buradan ayrılınca yukarıda dönüş rotamız oldu dediğim Tersane Koyu’na geçiyoruz. Mavi turumuzun sonu, yarın artık dönüş yolunda olacağız. Şunu da ifade etmeliyim ki; koy, kelime manası olarak denizin veya gölün küçük girintiler biçiminde karaya sokulduğu bölüm olarak geçiyor. Kuytu veya sığınak dememin sebebi bu. Açıklık getirmek istedim çünkü su derin olsa dahi güvenli. Metrelerce aşağısını görebiliyorsunuz. Karanlık yok. Güneşin ışıkları suda dans ediyor, siz onlara balıklar gibi eşlik ediyorsunuz. Ölmeden önce yapılması gerekenler listesinde benden söylemesi!

Kekova mavi tur yazımızın sonuna geldik umarım beğenmişsinizdir.Akdeniz’i daha fazla keşfetmek için Akdeniz kategorisine göz atabilirsiniz.

Tuğçe Şen
bakmadangezme1@gmail.com

Merhaba! Ben Tuğçe.

Yorum Yok

Post A Comment