08 Dec Safranbolu Gezi Rehberi – Safranbolu Gezilecek Yerler

Safranbolu Gezi Rehberi – Safranbolu Gezilecek Yerler

TARİHİN KOKUSU SAFRANBOLU

Safranbolu denilince aklımıza ilk gelen şey Osmanlı Dönemine özgü mimariye sahip etkileyici evleri. Oysa Safranbolu bu evlerden çok daha fazlasına sahip. Sadece konak ve evleri ile değil; tarihi değerleri, kent kültürü, yaşam tarzı, gelenek ve görenekleri, doğal güzellikleri ile Safranbolu, turizm açısından ülkemizin gözde yerlerinden birisi. Günübirlik bir ziyaretin ötesinde, bir hafta sonunu veya bir yaz tatilinizi bu şirin ilçemize ayırın ve doğanın sanat ile nasıl harmanlandığını yakından görün derim.

Geçmişin el sanatları bu tarihi sokaklarda nakış nakış işlenmeye devam ediyor. Demircisi, camcısı, yemenicisi, ahşap ustası derken, oturup bir Türk kahvesi eşliğinde ince ince işlenen tüm bu sanatların yarattığı kusursuz senfoniyi dinlemeye doyamayacaksınız.

Safranbolu Gezi Rehberi

Osmanlı Dönemi geleneksel sivil mimarisinin en güzel örneklerini görürsünüz Arnavut kaldırımı ile döşenmiş sokaklarında gezerken ve adım adım bu tarihi teneffüs etmenin heyecanını yaşarsınız. Günübirlik gelmenizi tavsiye etmiyorum Safranbolu’ya, muhakkak en az bir gün konaklamalısınız. Restorasyonu tamamlandıktan sonra çoğu ya otel ya da pansiyon olarak hizmetine devam eden konaklarda uyandığınızda güne ne kadar zinde başlayacağınıza siz bile şaşıracaksınız.

Hani derler ya yaşanan ev hayat bulur diye, işte aynı o hesap. Tarih nefes almaya devam ediyor Safranbolu’da, çünkü hayat hemen hemen tüm bu konak ve evlerde devam ediyor. Ve hayat devam ettikçe de bu tarih önümüzdeki nesillere ulaşmış olacak.

İsmini bu bölgeye özgü ve nadir bir bitki olan safrandan alır ilçe. Kilosu da altının kilosu ile yarışır safranın, öylesine değerlidir. Tadı ve parlak sarı rengi nedeniyle, özellikle pilav çeşitlerinde, etli yemeklerde, sütlü tatlılarda, zerdede ve lokum çeşitlerinde kullanılır. Hem Arap, Orta Asya, Hint, İran ve Fas gibi çeşitli dünya mutfaklarının hem de geleneksel Türk mutfağının vazgeçilmezidir bu narin safran çiçeği.

Tarihi konaklar ile bezeli sokaklarında geziniz bittikten sonra, Tokatlı Kanyonu’nu da görmelisiniz mutlaka. Bölgenin cömertçe sunduğu eşsiz doğal güzellikleri bir de cam terastan izlemelisiniz. Yükseklik biraz başınızı döndürse de yamacında içilen çayın tadı gibi kalır bu görüntünün tadı da damağınızda.

Yeryüzünün tarihi ve doğal güzelliklerine bir nebze doyduysanız, yeraltının binlerce yıllık tarihine ve doğal güzelliklerine tanıklık etme vaktiniz gelmiş demektir ve Bulak Mağarası’nda bulursunuz kendinizi.

Ülkemizin dördüncü en büyük mağarası olan Bulak Mağarası, halen aktif olma özelliğini korumakta. Yeraltı nehirleri, göletleri, şelaleleri ve oluşumu devam eden olağanüstü güzellikteki sarkıt ve dikitleri ile bu mağaraya gerçekten hayranlık uyandıracak cinsten.

Kilometrelerce uzunluğundaki bu mağaranın ziyarete açık olan yaklaşık 400 metrelik kısmında yürürken öyle farklı görüntülerle karşılaşıyorsunuz ki, ben şahsen uzay filmi çekilen bir platodayım hissine kapıldım.

Safranbolu’nun çok alternatifli turistik zenginliklerinden bahsetmiştim sizlere yazımın en başında. Osmanlı Dönemi mimarisi, geleneksel Türk yaşantımızı görmenin hazzı, doğanın bizleri kucakladığı Tokatlı Kanyonu, Bulak Mağarası ve sunduğu enfes tatları ile UNESCO Dünya Miras Listesi’nin gözbebeğidir bu ilçe..