Yalova Gezilecek Yerler – Yalova Gezi Rehberi

yalova gezilecek yerler

Yalova Gezilecek Yerler – Yalova Gezi Rehberi

Yalova Gezilecek Yerler – Yalova Gezi Rehberi

Yalova Gezilecek Yerler : ‘YALOVA BENİM KENTİM’

Herkese kocaman selam canlarım…

Sizlere küçük bir sır vererek yeni yazıma büyük bir heyecanla başlamak istiyorum. Şiiiiişştt aramızda kalsın ama biz sanırım Marmara’yı fethetme konusunda karar kıldık. Şimdi söylediğimi ilerleyen günlerde ve yeni yazılar geldikçe daha iyi anlayacaksınız ama bu söylediğimi şimdiden not edin derim.

Sizlere yeni rotalarınızda cazip gelecek, Marmara’da saklı kalmış ve pek gün yüzüne çıkmayan güzellikleri sizlere sunmaya daha özen göstereceğim. Dolu dolu bir Marmara turu bizi bekliyor arkadaşlar. Öyleyse arkanıza yaslanın…

Yeni rotalara, yeni keşiflere ve yeni nefeslere çok içten bir ‘Merhaba!’ diyelim ve bol kar içeren yeni hikayemize başlayalım.

Hem çevre illere olan yakınlığı sayesinde misafirlerine kolay ulaşım imkanı sağlayan hem de tatillerimizi keyifli bir şekilde geçirebileceğimiz rotalar sunan mavisi güzel yeşili güzel Yalova’ya hoş geldik.

Bakalım bu gezi de bizi neler bekliyor olacak, anı defterimize kar taneleri düşerken; daha neler neler eklenecek göreceğiz…

İstanbul’dan sıcak kahvelerimizi aldık ve yeni rotamız için ilk adımımızı attık. İstanbul- Yalova arası tabi denizin ruh halini de işin içine katarsak ortalama 1 saat 30 dakika sürüyor diyebilirim. Sizlere ayrıca bir dost tavsiyesi sakın ha sakın kulaklığınızı almayı unutmayın!

Denizin üzerindeki bu yolculuğumuz manzara bakımından güzel de olsa öyle pek romantizm içermiyor efendim, ne yapalım dost acı söyler. Yolcuların sesleri birbirine karışıyor derken çocuk sesleri derken yolculuk size biraz çile gibi gelebilir. O yüzden kahvenizi yudumlayın, kulaklığınızı takın müziğinizi dinleyin, yanınızda varsa kitabınızın sayfalarını çevirin ve camlardan inci gibi dizilen adaları seyredin…

Ve bir müddet sonra Yalova’dasınız! Yalova, başka bir deyişle Atatürk’ün Kenti…

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ‘‘Yalova Benim Kentimdir.’’ sözü ile misafirlerini karşılayan minik bir şehir Yalova. Armutlu Yarımadası’nın kuzey kıyısında bulunan, Samanlı dağlarının kuzey eteklerine kurulmuş ve Türkiye’nin en küçük şehirlerinden biri olma özelliğini taşıyor.

Feribottan indiğimizde hava kararmış ve bizi bir sürprizle karşılamıştı şehir. Çünkü lapa lapa karlar süzülüyordu üzerimize. Böyle kar yağdığı zaman, eskiler ‘Mısır taneleri düşüyor’ derdi; gerçekten de öyleydi ve şansımıza havanın soğukluğu kırılmıştı. Kar daha fazla etkisini göstermeden biz hemen aracımıza atlayıp hafta sonu konaklama yapacağımız Yalova’nın merkezine yarım saat uzaklıkta olan Çınarcık ilçesinin yollarına düştük.

Gün aydığında yer yer karın şiddetini arttırdığını öğrenmiştik. Bu yüzden bizde hava şartlarını da göz önünde bulundurarak, önceden planladığımız noktaları tekrar revize ettik ve dolu dolu tarih kokan Yalova gezimize ilk durağı ile başladık…

Yalova Gezilecek Yerler

Yalova Açık Hava Müzesi

yalova gezilecek yerler

Müzelere olan hayranlığımı herkes bilir, bir şehre gittiğim zaman hemen oranın müzelerinde dolaşmayı, tarihin kokusunu içime buram buram çekmeyi isterim. Bu isteğim Yalova’da da geçerli oldu ve kahvaltı yaptıktan hemen sonra gezilecek ilk noktamız olan Yalova Açık Hava Müzesi’ne doğru adımlarımızı atmaya başladık. Müzeye giderken aynı zamanda da Yalova şehir merkezini görme ve gezme imkanımız oldu. Müzeye ulaştığımızda açıkçası biraz hayal kırıklığına uğramış olabilirim ama ilerleyen günlerde oranın hakkettiği değeri göreceğinden hiç şüphem yok.

İlk olarak 2002 senesinde Yalova İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Kültür Müdürlüğünün bulunduğu alanda, Safran Dere’nin köprü başında Sanat Sokağı köşesinde, adından da anlaşılacağı üzere Açık Hava Müzesi olarak kurulmuş. Günümüzde ise hemen İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi’nin giriş alanında bulunuyor.

Yalova doğal güzelliklerinin yanı sıra tarihe de kucak açan bir şehir aslında. M.Ö. 3000’li yıllarda birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, Hititler, Frigler ve Persler tarafından yönetildikten sonra Britanya Krallığı’nın hakimiyetine girmiş. 1326 yılında ise Osmanlı İmparatorluğu yönetimine girmiş. 6000 yıllık bir tarihi geçmişe sahip olan bu şehir tarihine sahip çıkmış, Yalova’nın çeşitli yerlerinden çıkan ve değişik yerlerde muhafaza edilen Roma, Bizans ve Osmanlı dönemine ait parçalar toplanıp, hepsi aynı müze içerisinde tarih severlere sergileniyor. Aynı zamanda müzenin içerisinde Yalova’nın simgesi haline gelen eserlerin de maketleri bulunuyor.

Bir üst satırlarda okuduğunuz gibi Açık Hava Müzesi, İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi’nin girişinde bulunduğundan müzeyi gezdikten hemen sonra merdivenlerden yukarı adım adım ilerliyoruz.

İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi

yalova gezilecek yerler

İşte geldik…

Beni Yalova’da en çok tatmin eden İbrahim Müteferrika Müzesi oldu gerçekten. İçerisinde tarihi ve anlamlı o kadar çok eser vardı ki…

Ham malzemelerle kendi kağıdımızı bile yaptık, doğru söylemek gerekirse çok etkileyici bir deneyim oldu. Ayrıca tabi ki de anlam olarak bana ayrı bir his yarattı.Kağıt, yazı, mürekkep, daktilolar daha nicesi içeride bizi bekliyor. Şimdi hem biraz İbrahim Müteferrika’ya ayrı yer vermek istiyorum hem de Kağıt Müzesine ayrı yer vermek istiyorum.

İbrahim Müteferrika…

Matbaa denildiğinde akla ilk gelen kuşkusuz 1674 yılında bugün Romanya sınırları içinde yer alan Kaloşvar şehrinde doğan, İbrahim Müteferrika geliyor. Esir olarak İstanbul’a getirildikten sonra Müslüman olmuş, sarayda padişahın ve vezirlerin işlerine bakmış (müteferrikacılık) ve kendisine İbrahim Müteferrika denmiştir. Macaristan’da almış olduğu eğitimler sayesinde hak ve basım işlerini öğrenen Müteferrika 1719-1720 yılları arasında öğrenmiş olduğu bilgilere dayanarak ilk matbaayı kurmuş ve 1719 yılında ilk kez Marmara Denizi haritasını basmayı başarmıştır.

1729 senesinde matbaanın basılan ilk kitabı Vankulu Lügatı olmuştur. Ardından tarih ve coğrafya ile ilgili sözlük olan 16 eser daha yayımlanmış ve bastığı toplam eser sayısı 17’yi, cilt sayısı ise 22’yi bulmuştur.

İbrahim Müteferrika tarafından basılmış olan özgün yapıtları çok güzel ve bakımlı bir şekilde sıra sıra sergilenen İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi’nde detaylı bir şekilde görmeniz mümkün.

İbrahim Müteferrika Kağıt Müzesi

yalova gezilecek yerler

Aklınızda Yalova’da kağıtlarla, matbaacılıkla ilgili neden müze var ki gibi düşünceler dolaşıyor olabilir. Şimdi hemen cevaplarını vermiş olayım; Osmanlı İmparatorluğu’nun resmi belgelerle varlığı kanıtlanabilen ilk Kâğıthane’si Yalova’ya bağlı Elmalık Köyü’nde kurulmuş. İlk matbaacımız olan İbrahim Müteferrika tarafından çalıştırılmış ve Kâğıthane o dönem tamamen ithal bir ürün olan kağıdın yerli üretimini gerçekleştirmiş. Yalova hem Kâğıthane’ye hem de günümüzde müzeye ev sahipliği yaparak önemli bir konumda yer alırken; aynı zamanda da Türkiye’deki ilk kağıt müzesi olma özelliğini de taşıyor.

Müzenin içerisinde, Medeniyet Elçisi olarak adlandırılan kağıdın tarihi, üretimi, korunması, kağıt sanatları, Türkler ve kağıt, kağıt sanayii, kitabın ve kütüphaneciliğin tarihi gibi konularda oluşturulan bilgi panolarının yansıra oluşturulan üretim atölyesinde siz de bizim gibi kendi kağıdınızı üretebilir, cıvıl cıvıl yaprakları olan sevimli ağacın altında eğlenceli fotoğraflar çekilebilirsiniz.

Kent Müzesi

yalova gezilecek yerler

Rotamızdaki iki müzeyi başarılı bir şekilde tamamlamanın vermiş olduğu mutluluk ve martı sesleri eşliğinde; Yalova sahiline doğru yürümeye başlıyoruz. Sahilde inci gibi parlayan bembeyaz konağı görmemek mümkün mü? Adeta ‘Gelin, beni ziyaret edin!’ der gibi kapısı size doğru bakıyor…

Bizim inci konağın derin bir geçmişi var aslında…

İlk olarak 1900 yılında Yalova’nın ilçe olmasından sonra bölgede bir kaymakamlık binasının yapımına ihtiyaç duyulmuş ve Yalova Hükümet Konağı 1908 yılında hizmete açılıp, 1913 yılında kullanılmaya başlanmış. İlk yıllarda Yalova Belediyesi dahil çok sayıda resmi kuruma ait bürolara ev sahipliği yapmış ve kamu hizmetleri burada yürütülmüş.

Yalova’nın işgali sırasında karargah olarak kullanılmışlığı bile var, konak yöre halkının belleklerinde çok önemli bir yere sahip. Zamanının önemli yapılarından biri olan Hükümet Konağı 1968 yılına gelindiğinde yıkılmış.

2010 senesinde Yalova Valiliği ve Yalova Belediyesinin katılımıyla İstişare Toplantısı gerçekleştirilmiş ve günümüzdeki müze halini alması için ilk adımlar atılmış. Nihayetinde Yalova Kent Müzesi, 15 Mayıs 2013 tarihinde halka hizmete açılıyor ve Yalova’nın değerleri arasına katılıyor.

Müzenin mekansal yerleşimi; giriş katı ve zemin katı olmak üzere iki kattan oluşuyor. Bir üst katta ise sergi ve resmi davetler veriliyormuş biz o yüzden en üst katı gezemedik.

Sizlere 8 bin yıl öncesine dayanan ilk yerleşim izlerinden, Osmanlı Devleti ve Cumhuriyet Dönemi’ne uzanan tarihsel süreç hakkında dolu dolu bilgiler sunuluyor. Müzenin içerisinde yerel yönetim, kardeş şehirler, nüfus, eğitim, tarım, coğrafya, turizm gibi birçok konuya yer verilmiş. Hatta kentteki çiçekçilik, dokumacılık ve en güzeli kaplıca kültürü dekorlarla birlikte hayat bulmuş.

Kent Müzesi’nde başınızı hangi yana çevirirseniz bir bilgiyle muhakkak karşılaşıyorsunuz. Çok güzel, planlı bir şekilde minik olsa da tarihi oldukça köklü olan Yalova’yı öğrenmiş bir şekilde müzeden ayrılabilir ve yeni rotanıza doğru yönelebilirsiniz.

Kara Kilise

yalova gezi rehberi

Yalova gezilecek yerler dendiğinde akla ilk gelen isimlerden biri Kara Kilise.Yalova’nın Erken Bizans döneminden kalma, normal kiliselerin yönlerinden farklı olarak, kuzey- güney ekseninde uzanan Kara Kilise’nin kuzey-güney doğrultusunda uzunluğu 13 metre, doğu-batı doğrultusundaki uzunluğu ise 10 metreyi buluyor.

Yalova’nın Çiftlikköy ilçesindeki Başkent 1 sitesi içinde bulunan Kara Kilise elbette zaman içerisinde değişikliklere uğramış ve çift narthex ve apsis de sonradan eklenmiş. Haç planlı bir mekana sahip olan Kara Kilise’ ye geniş bir kapıdan giriliyor ve adeta o kapı sizi o döneme götürüyor. Kilisenin içerisinde çok sayıda odacık bulunuyor bunların, papazların ayine hazırlanması, kutsal yağın sürülmesi, cin çıkarmalar, kutsal eşyaları saklamak gibi maksatlarla kullanıldığı Sanat Tarihçileri tarafından bilinenler arasındaymış.

Yosun tutmuş koyu renkli taşları ile sesiniz sürekli yankı yapıyor ve çok güzel fotoğraf kareleri size hediye olarak kalıyor.

Ve şimdi ilk günün son durağı olan ve deniz kenarında kaldığı için havadan dolayı en sona bıraktığımız Atamızdan bize kalan iki güzelliğe gidiyoruz…

Yürüyen Köşk – Ulu Çınar

yalova gezi rehberi

Denizin kenarındaki köşkten ziyade beni gerçekten o ulu çınar etkiliyor.Yalova gezilecek yerler listemde verdiğim Ulu Çınar’ın hikayesini gelin hep birlikte tekrar hatırlayalım…

Atatürk bir gün çiftliğe gittiğinde, köşkün hemen yanındaki ulu çınar ağacının dallarını kesmeye çalışan bahçıvan ile karşılaşıyor. Bahçıvanı yanına çağırıp kesim işleminin nedenini soruyor. Bahçıvan da ‘‘Atam, ağacın dalları uzamış ve binanın duvarına dayanmıştır.’’ diyor. Bunu duyan ve aldığı cevaptan pek tatmin olmayan Mustafa Kemal Atatürk, ‘‘Ağaç kesilmeyecek, bina kaydırılacak.’’ diyor ve bu görev İstanbul Belediyesi’ne intikal ediyor.8 Ağustos 1930 yılında, önce binanın çevresindeki toprak kazılıp yapının temel seviyesine iniliyor. İstanbul’dan getirilen tramvay rayları döşenip ve bina üstüne oturtuluyor. Artık köşk raylar üzerinde ve istenilen yere bırakılmak üzere hazır hale geliyor ve eski yerinden 4.80 metre civarında ulu çınardan uzağa kaydırılıyor. Zamanın ötesindeki olağanüstü ve birçok riske sahip olan bu iş 10 Ağustos 1930 tarihinde tamamlanıyor ve ulu çınar ağacı da kesilmekten Atamızın sayesinde böylelikle kurtulmuş oluyor.

yürüyen köşk

Kare planlı kutu gibi ahşap karkas bir yapıya sahip olan köşk, o günden itibaren Yürüyen Köşk olarak adlandırılmaktadır. Giriş kat, üst kat ve kristal camlarla kaplı deniz manzaralı toplantı salonundan oluşan köşkte Atatürk’ün isteğiyle mutfak yapılmamış, çünkü kendisi yemek kokusundan pek hazzetmezmiş. Zaten Yürüyen Köşk’ü ofis olarak, dinlenme noktası olarak ve misafirlerini ağırlamak amacıyla kullanırmış. Yalova’da Atamızın Yürüyen Köşk ile beraber üç evi bulunuyor, zaten o değerli söz de böyle kelimelere dökülmüş. Çünkü Atatürk’ün Yalova’dan başka hiçbir memlekette üç evi bulunmuyor. Günümüzde bir müze olarak halka açık hizmet vermektedir.

Son olarak eğer bizim gibi soğuk günlerde orada bulunuyorsanız, köşkün hemen yan tarafındaki kafeteryada sıcak bir kahve içebilir, biraz soluklanabilir biraz da duygusal anlar yaşayabilirsiniz…

Teşvikiye Gölü

yalavo gezi rehberi

Yalova seyahatimizin ikinci sabahında ise odamızdan dışarıya adım attığımızda bizi bembeyaz bir örtü karşılıyor. O kadar temiz bir hava vardı ki akciğerlerimiz kesinlikle bayram etmiştir. Biliyorsunuz Yalova denilince ilk akla termal kaplıcalar geliyor ama pandemi döneminde pek riske girmek istemediğimiz için tercih noktamız olmadılar. Ama ne yaptık ne ettik o karda, o soğukta titresek bile mükemmel bir doğal güzelliğe kavuştuk ve Teşvikiye Gölünü görme fırsatını yakaladık. Ağaçlar bembeyaz, gök beyaz, yer beyaz suyun berraklığı şahane çok güzel bir manzarada vakit geçirmiş olduk.

Atatürk Köşkü

Yalova gezilecek yerler listesindeki Yürüyen Köşk’ten sonra bir başka köşkümüz ise Termal’de bulunan Atatürk’ün bir diğer evi olan Atatürk Köşkü oldu. İnanabiliyor musunuz, 1929 yılında bu köşk tam tamına 38 günde yaptırılmış. Köşkün tamamı ahşaptan oluşuyor ve iki katlı. Günümüzde halka açık müze olarak kullanılan köşkte üç şeref salonu ve on bir oda bulunmakta. Tarihi kararlara da ev sahipliği yapan bir köşk özelliğini taşıyor. Çok partili sisteme geçiş, Türk Tarih ve Dil Kurumlarının kurulması, Yerli Malı haftası ve Kur’an-ı Kerim’in Türkçeleştirilmesi gibi kararlar bu köşkte alınmıştır.

Atatürk’ün bizzat kullandığı, dönemin özgün eşyaları hala içeride korunmakta ve sergilenmektedir. Cumhuriyet Dönemi mimarlığımızın erken örneklerinden biri olarak karşımıza çıkan Termal Atatürk Köşkü, Atatürk’ün yurttaşları ile sohbet ettiği ev olma özelliği ile bilinmektedir.

17 Ağustos Deprem Anıtı

yalova gezi rehberi

Tüm ülkemizi yasa boğan ve izleri asla geçmeyecek olan 17 Ağustos Gecesi…

Ellerim titrerken, neler yazabilirim burası hakkında hiç bilmiyorum. O kötü gecede yaşamını yitirmiş herkesin anısına yapılan bir anı köşesi. İrili ufaklı mermer blokların üzerine, isimleri bilinen kaybettiğimiz canlarımızın teker teker isimleri yazılmış.

Ayrıca anıtın olduğu yede karşılıklı olmak üzere 2 adet fotoğraf sergisi salonu bulunuyor ve 17 Ağustos’a dair fotoğraflar yer alıyor. Daha fazla yazabileceğimi gerçekten sanmıyorum.

Depremde yakınlarını kaybeden herkese sabır diliyorum.

Umarım bir daha böyle bir acı yaşamamızı ve doğal afetlere karşı daha bilinçli olmamızı diliyorum.

 

 

 

 

 

 

 

Tuğçe Şen
bakmadangezme1@gmail.com

Merhaba! Ben Tuğçe.

Yorum Yok

Post A Comment