Fethiye Gezilecek Yerler – Fethiye Görülmesi Gereken Yerler

fethiye gezilecek yerler

Fethiye Gezilecek Yerler – Fethiye Görülmesi Gereken Yerler

Fethiye Gezilecek Yerler – Fethiye Görülmesi Gereken Yerler

Fethiye, Muğla’nın büyük bir tatil beldesi olarak biliniyor. Yerli ve yabancı birçok turiste ev sahipliği yapan Fethiye’de bizler de gerçekten büyüleyici birçok noktayı gezip görerek, kaliteli bir tatil geçirdik. Kim ne anlatırsa anlatsın gezip görülmesi ve yaşanması gereken bir yer Fethiye…

Rumların “eski diyar” olarak adlandırdığı bir isimden türediği düşünülen Fethiye, Rumların söylediği kadar var. Buna metaforik bir anlam yükleyecek olursam, Fethiye’nin sanki uzak bir ülkeye gitmiş hissi yarattığını söyleyebilirim.

Fethiye ilçe merkezine ulaşım, havaalanından ya da otogarlardan oldukça kolay bir şekilde gerçekleştirilebiliyor. Özel araçla ulaşım da karayolları alternatifiyle sağlanabiliyor. Fethiye’nin turizm bölgesi olması nedeniyle her bütçeye uygun birçok konaklama alternatifi bulmak mümkün.

Fethiye Gezilecek Yerler

Kayaköy

fethiye gezilecek yerler

Kayaköy, Fethiye’de sıkça ziyaret edilen bir bölge değil. Fakat gittikten sonra bunun nedenini anlayamıyorsunuz. Çünkü bana kalırsa kesinlikle görülmesi gereken ilk yerler arasında yer alıyor. Bu bölgede tam olarak bütünlüklü bir yapıyla karşılaşmanız mümkün değil. Hemen bütün yapılar harabeye dönmüş durumda. Sessizliği ve bu virane hali belki de bu köyü büyüleyici bir hale getiriyor. Tarihin bir kokusu olduğunu hissediyorsunuz adeta. Burası buram buram yaşanmışlık ve tarih kokuyor gerçekten de. Bölge terk edilmiş bir yerleşim yeri olsa da doğal döngü bütün canlılığıyla devam etmekte. Bu nedenle hala meyve veren ağaçları ve bu meyveleri yiyerek beslenen birçok hayvan türünü görmek mümkün.

Kelebekler Vadisi

Kelebekler Vadisi, Fethiye’nin Ölüdeniz beldesi içerisinde yer alan ve gerçekten cennette gibi hissettiren bir vadi. İsminin de büyüleyiciliği, gerçekten birbirinden ilginç ve fazla olan muhteşem görünüşteki kelebeklerinden geliyor. Akdeniz’deki neredeyse bütün kelebek türlerini içerisinde barındıran bu vadi, estetik görüntüsü nedeniyle fotoğrafçıların da uğrak yerlerinden bir tanesi. Kelebekler Vadisi aynı zamanda 1995 yılında sit alanı olarak görülerek koruma altına alınmış. Bu sayede hem doğal güzellikleri hem de doğal yaşam alanı olabildiğince korunmuş.

Amintas Kaya Mezarları

Fethiye Gezilecek Yerler - Kelebekler Vadisi

Amintas Kaya Mezarları, ilk gördüğüm andan itibaren tüylerimi ürpertti. Korkudan ziyade heyecan ve merak uyandıran bu kaya mezarlarının görünümleri oldukça ihtişamlı. Gelelim bu ihtişamın arkasındaki tarih kokusuna; Amintas Kaya Mezarları, M. Ö. 4. Yüzyıldan kalma, kayalara oyulmuş mezarlardır. Bu mezarlara çıkabilmek için bir hayli fazla merdiven çıkmak zorunda kaldım. Fakat sonrasında gördüğüm müthiş Fethiye manzarası, bana bütün yorgunluğumu unutturdu. Amintas Kaya Mezarlarının giriş ücreti 20 TL gibi makul bir ücretten oluşmakta. Haftanın her günü ziyarete açık olan  Mezarlar, sabah 08.30’da açılıyor ve akşam 19.30’da kapanıyor.

Aşıklar Tepesi

Aşıklar Tepesi’nde beni en çok etkileyen şey, sıra dışı bir manzaraya sahip olması oldu. Fethiye’nin bütün doğal ve tarihi güzelliklerini tek bir noktadan görebilme fırsatı sunan bu tepe, insana burada yaşamak için motivasyon kaynağı oluyor.

Ölüdeniz

Fethiye Gezilecek Yerler - Ölüdeniz

Ölüdeniz, 2006’da dünyanın en güzel kumsala sahip bölgesi olarak seçilmiş. Gerçekten de gidip görüldüğünde nedeni açıkça anlaşılıyor. Kumsalının düzeninden kumunun yapısına kadar her ayrıntısı oldukça güzel olan Ölüdeniz, suyunun güzelliğiyle de bu özel durumuna renk katıyor adeta. Ölüdeniz, adını neredeyse hiç dalgalanma görülmeyen, durgun suyundan almaktadır. Ara sıra meydana gelen ufak dalgalanmaları dışında gerçekten oldukça dingin bir su yapısına sahip. İnsanın içini ferahlatan havası da bu durgunlukla birleşince insanın buradan ayrılası gelmiyor. Ölüdeniz’e ulaşım birden farklı yolla sağlanabiliyor. Denizyolu, hava yolu ve kara yolu kullanılarak Fethiye’ye ulaşım sağladıktan sonra buradan Ölüdeniz’e sefer düzenleyen araçlarla ulaşabilmeniz mümkün. Bunun yanı sıra özel araçlarla da rahatça ulaşılabilecek bir bölge olduğunu belirtmekte fayda var.

Saklıkent Kanyon ve Milli Parkı

Saklıkent Kanyon ve Milli Parkı, aslında bu bölge için oldukça önemi olan bir bölge. Fakat buna rağmen keşfedilmesi yalnızca bundan 30 yıl öncesine dayanıyor. Üstelik keşfi de bölgedeki bir çoban tarafından gerçekleştirilmiş. Kanyon ise Milli Park içerisinde ayrı bir öneme sahip.

Gemiler Adası

Gemiler Adası, içerisinde birden fazla tarihi yapı barındırıyor. Tarihe ve tarihi eserlere olan hayranlığım nedeniyle bunu duyar duymaz bu adaya gitmek zorunda hissettim kendimi. Gittiğimde ise gerçekten gördüklerimin etkisinden uzun süre çıkamadım. Burada 5. Yüzyıl ile 13. Yüzyıllar arasında inşa edildiği bilinen birden fazla ev, sarnıç, depo ve kilise kalıntıları yer alıyor. Bunların büyük çoğunluğu ise Bizans ve Roma dönemlerine ait eserler. Her biri tam anlamıyla günümüze ulaşmamış olsa da kalıntılarının sağlamlığı ve ihtişamı yine de yeterince etkileyici. Gemiler Adası’na ulaşım ise teknelerle gerçekleştiriliyor. En keyiflisi ise kanyonda yapılan yürüyüşler. Yer yer ayağınızın suya değdiği, yer yer tahtaların ve kayaların üzerinden geçmek durumunda kaldığınız bu doğal alanda huzurun ne anlama geldiğini fazlasıyla anlayabiliyorsunuz. Kanyonda sizi ara sıra küçük şelaleler ve akıntılar da karşılıyor. Bunlar da şırıl şırıl akan sularıyla doğa harikasının parçaları olduğunu size hatırlatıyorlar. Saklıkent Milli Parkı girişi ücretli. Öğrenci ve yetişkin olarak iki farklı fiyatlandırması var fakat ücretler oldukça makul.

Babadağ

Babadağ’da yamaç paraşütü yapmak, belki de deneyimlerimin arasındaki en özel yere sahipti. 2000 metre yüksekte yamaç paraşütü gerçekleştirmek büyük bir cesaretti, bu konuda kendime haksızlık yapamayacağım ? Korkutucu olduğu kadar eğlenceli ve adrenalin doluydu. Babadağ Yamaç Paraşütü, uçuşları Fethiye – Ölüdeniz’de yer alan pistten gerçekleştiriyor. Alanında profesyonel ve lisanslı uçuş pilotlarıyla beraber gerçekleştirildiği için size oldukça güven verdiğini söyleyebilirim. Uçuşlara başlanmadan önce bilmeniz gerekenler size aktarılıyor ve kısa bir uçuş eğitimi veriliyor. Burada pilotlara dilediğiniz her şeyi sorabiliyor ve böylece korkunuzun üzerine gidebiliyorsunuz. Uçuşlar oldukça sakin geçiyor. Tabi bu sakinlik sizde büyük bir heyecan ve korku ile birleşiyor ama uçuş sonra erdiğinde içinizde biriken bütün enerjinin yok olduğunu ve kuş gibi hafiflediğinizi hissediyorsunuz.

Kabak Koyu

Kabak Koyu, Faralya köyünde yer alan bir vadinin içerisinde bulunuyor. Bu koy, denizi ve kumsalının yanı sıra şelaleleri ve gölleriyle de etkileyici yönlere sahip. Kabak Koyu ve aslında bütün köy, sit alanı olarak koruma altına alınmış. Burada yeşilin ve mavinin eşsiz manzarasını kızıllıkla süsleyen bir ayrıntı daha var; kızılçamlar. Gerçekten gerek görüntüleriyle gerek kokularıyla Kabak Koyuna ayrı bir hava katıyorlar. Bu bölgede herhangi bir tesis ya da özel bir kuruluş yok, girişleri de bu nedenle ücretsiz. Denizi ise diğer bölgelere göre daha dalgalı. Denizin derinlik seviyesi ise birden değişebiliyor. Bu nedenle yüzme bilmeyenlerin daha dikkatli davranması konusunda uyarmam gerekir.

Çalış Plajı

Çalış Plajı, Fethiye’de turistler tarafından en çok tercih edilen plajlar arasında yer alıyor. Plaja birçok farklı ulaşım yolu var. Fethiye merkezden bölgeye minibüsler geliyor. Bunun yanı sıra dilerseniz küçük motorlu teknelerle de ulaşım sağlayabilirsiniz. Bu teknelere bu bölgede “su taksi” deniyor. Çalış Plajı’nın Fethiye ve bölgeden genel olarak ayrılan farklı bir havası, farklı bir görünümü var. Sanki bir anlığında ülke değiştirmiş gibi bir his yaratıyor insanın içinde. Sonradan edindiğim bilgilere göre bu plaj aynı zamanda caretta carettaların da doğal yaşam alanıymış. Bu plajda rüzgâr sörfü de yapılabiliyormuş. Biz yapmasak da oldukça keyifli bir aktivite olabileceğinden eminiz. Çalış Plajı, aynı zamanda Kuş Cenneti’ne de oldukça yakın. Plajı takip ederseniz sonunda varacağınız yer burası oluyor. Kuş Cenneti içerisinde birden farklı kuş türünü barındırması nedeniyle önemli alanlardan biri.

Yakapark

Fethiye’de adımınızı attığınız her yerde doğal bir güzellik ile karşılaşabilirsiniz. Bunlardan bir tanesi de Yaka Köyünde yer alan Yakapark. Her tarafta yemyeşil doğayı gördüğünüz ve her köşeden gürül gürül akan suların seslerini duyduğunuz, kuş cıvıltıları eşliğinde usul usul yürüyüş yaptığınız bir yer düşünün… İşte burası tam da böyle bir yer. Deniz seviyesinden yüksek olması, burayı aynı zamanda serin ve ferah bir yer yapıyor. Özellikle Fethiye’nin bunaltıcı sıcağından kaçıp gelmek için oldukça uygun bir bölge. Yakapark’a giriş ücreti alınmıyor. Fakat içeride bulunan tesiste yiyecek ve içecekler makul fiyatla satın alınabiliyor.

Fethiye Kordon

Fethiye Kordonu en az İzmir Kordon kadar etkileyici. Hatta bana kalırsa Fethiye Kordon çok daha ilgi çekici. Kordon oldukça uzun, bütün kordon boyunca yerleştirilmiş banklar, günün her saatinde denizin keyfini doyasıya çıkarabilmek için sunulmuş mükemmel bir fırsat. Kordon boyunca hem yürüyüş yolları hem de bisiklet yolları mevcut. Bunun yanı sıra yer yer çocuk parkları ve bahçelerin bulunması kalabalık ailelerin ve arkadaş gruplarının da burada kaliteli vakit geçirmesini sağlıyor. Kordon boyunca birçok restoran ve kafe de bulunmakta. Buralarda her öğün kendi zevkinize göre yiyecek ve içecekleri tadabilirsiniz. Ayrıca keyifli deniz manzarası sizin yemeğinize eşlik edecek güzel bir unsur.

Paspatur Çarşısı

Paspatur kelimesi duyduğum ilk anda bana çok ilginç gelmişti. Sonradan bu kelimenin “eski kent” anlamına geldiğini öğrendim. Bu çarşı, Fethiye’nin merkezinde bulunuyor. İsmi ise gerçekten tam da bu çarşıya layık. Çünkü bu bölge, Fethiye’nin en eski yerleşim yeri olarak biliniyor. Bu çarşıda alışveriş yapılabilecek dükkanlardan restoranlara, tarihi eski evlerden bölgenin yerli halkına kadar birçok insan ve birçok unsuru bir arada görebilmek mümkün. Bu çarşıda gezinirken sanki kendinizi bir zaman makinesiyle geçmişe gitmiş gibi hissediyorsunuz. Çarşı içerisinde aynı zamanda 1791 yılında yapılmış fakat hala sağlam bir şekilde ayakta kalabilmiş bir cami de yer alıyor. Yine bir başka tarihi yapı da yakınlarda bulunan Osmanlı Hamamı. Bu hamam, 1891 yılında yapılmış. Bu yapı da eski görkemini ve sağlamlığını hala korumakta.

Paspatur Çarşısının isminin bir efsanesi olduğu da söyleniyor. Bu efsaneye göre çarşının içinde Paspatur adlı bir çeşme bulunuyor. Bu çeşmeye gelip buradan bir kez su içen herkesin mutlaka Fethiye’ye bir daha yolu düşermiş ya da buraya yerleşerek bir daha ayrılamazmış. Gelenler dönebildi mi bilemiyoruz ama bizim gerçekten defalarca kez daha gitmek istediğimiz bir yer olarak aklımızda ve gönlümüzde yerini aldı Paspatur Çarşısı.

Fethiye Arkeoloji Müzesi

Beni tanıyanlar bilir ki gittiğim hiçbir yerden en az bir müze gezmeden ayrılamam. Bu durum Fethiye’de de değişmedi ve kendimi birdenbire Fethiye Arkeoloji Müzesi’ni gezerken buldum. Fethiye Arkeoloji Müzesi, bu bölgedeki eski yerleşim yerlerinin kazı çalışmaları sırasında bulunan bulguların sergilendiği bir müze olarak ziyaretçilerine kapılarını açıyor. Müzede birçok dönem ve medeniyete ait yapılarla karşılaşmak mümkün. Çoğunun ilk günkü yapısını koruyabilmiş olması beni ayrıca etkiledi. Aynı zamanda burası, bölgedeki ilk arkeoloji müzesi olma özelliğine de sahip. Fethiye’ye kadar gelip burayı görmeden dönmek, Fethiye’yi eksik gezmek anlamına gelir kesinlikle.

Fethiye Kalesi

Türkiye’de her bölgede bir kaleyle karşılaşabilmek olası. Fakat bu kalelerin her birinin kendine has bir hikayesi, bir özelliği ve tarihi bir önemi var. Fethiye Kalesi de bu önemli kalelerden bir tanesi. Kalenin bulunduğu konum, buradaki ilk yerleşim yerinin burası olduğuna dair bizlere bilgi vermekte. Günümüzde artık bir harabeden farksız görünse de tarihi öneminin büyük olması ve muhteşem manzarası, bu kaleyi ziyaret edilebilir kılıyor. Kalede tam olarak yıkılmamış birtakım bölümlerin de Helenistik döneme ve Roma dönemine ait olduğu biliniyor. Tarihi yapıları gezmekten hoşlanmıyorsanız bile kalenin mükemmel Fethiye manzarası için bile gidebilir ve özellikle gün batımında çok hoş fotoğraflar elde edebilirsiniz.

Şövalye Adası

Şövalye Adası, Fethiye’de yerleşim bölgesi olan tek ada olma özelliğine sahip. Birçok tarihi yapıyı içerisinde bulunduran bu ada, özellikle kalabalıktan uzak, sessiz sakin yerleri tercih eden insanlar için çok uygun bir ada. İçerisinde yaşam olmasına rağmen sanki burada bulunan tek kişi sizmişsiniz gibi hissettiren bir atmosferle sizlerin ruhunu dinlendirebilecek bir düzeni var. 15. Yüzyılda bu bölgede şövalyelerin yaşamasından dolayı bu ismi alan adaya ulaşım ise, Çalış Plajı’ndan kalkan tekneler aracılığıyla sağlanmakta. Şövalye adası olunca tabi bölgede birden fazla tarihi bina kalıntısı ve günlük yaşantılarına ait parçaları görebilmek mümkün hale geliyor. Turizme açılması nedeniyle ayrıca özellikle sahil kenarında birçok restoran, konaklama tesisi ve plaj da mevcut.

Af Kule Manastırı

Af Kule Manastırına ulaşım, Ölüdeniz üzerinden gerçekleştiriliyor. Bu bölgeye oldukça yakın olan bu manastır günümüze tam olarak ulaşmasa da tarihi kalıntıları bile insanı etkilemeye yetiyor. Af Kule Manastırı’nın, Ayios Elefterios adında bir keşiş tarafından kayaları oyarak yapıldığı söylenmekte. Bu oyma manastırın yapılış amacı ise, burada inzivaya çekilerek tanrısal bir meditasyon gerçekleştirmekmiş. Hıristiyanlık öğretilerinden biri olan çile, bu manastırlarda gerçekleştirilirmiş. Keşişin zamanında tek katlı olan bu yapının üzerine ölümünden sonra bir kat daha eklenmiş.

Bütün bu bilgilerin yanı sıra ilgi çekici olan bir diğer özelliği ise manzarasının güzelliği, Çünkü Af Kule Manastırı, koyları ve burunları adeta ayağınızın altına serer nitelikte. Buradan, geçmiş ile günümüzün arasında bir yerde sizi karşılamış gibi bir hisle ayrılmanıza sebep oluyor.

St. Nicholas Adası

Bir diğer adı Gemiler Adası olan bu ada, görenleri kendine hayran bırakan manzarası ve etkileyici tarihi kalıntılarıyla görülmeye değer adalardan biri olma özelliğini taşıyor. Fethiye’den bu adaya günlük tekne turları gerçekleştirilmekte olup özellikle yaz aylarında sıkça ziyaret alıyor.  Ulaşım, en sık şekilde Ölüdeniz’den kalkan Kelebekler Vadisi tur tekneleriyle sağlanıyor. Adaya girişler, müzekart ile sağlanabiliyor. Müzekartı bulunmayan ziyaretçiler ise makul bir ücret karşılığında giriş yapabiliyor.

Adada en sık rastlanan kalıntılar ise kilise kalıntıları. Aziz Nicholas’ın adıyla anılmasının nedeni ise yalnızca birtakım efsanelere bağlı. Bu din adamının burada doğduğu ya da burada yaşadığı veya da burada öldüğü söylentileri henüz bir netlik kazanmış değil.

Adada gerçekleştirilen ilk kazı çalışmaları ise 1990’lı yıllara denk geliyor. Fakat çalışmaları başlatanlar Türkler değil Japonlar oluyor. Çalışmaların başladığı ilk günden bu yana birçok tarihi kalıntının yanı sıra 4 kiliseye daha rastlanıyor. Bu kiliselerden birinde Aziz Nicholas’ın isminin geçiyor olması da, bu din adamının burada yaşamış olabileceği rivayetini güçlendiriyor.

Ada gezmeyi seviyorsanız, bir de tarihin tozlu kokusunu içinize çekmek istiyorsanız St. Nicholas Adası, sizin için bölgedeki en uygun yerlerden biri olabilir.

Darboğaz Fethiye

Darboğaz Koyu, Fethiye’deki birçok güzel koydan yalnızca bir tanesi. Karayolu ile ulaşım sağlanamadığı için balta girmemiş olarak tabir edebileceğimiz, doğallığını hala ilk günkü gibi koruyabilen nadir koylardan. Bu nedenle de insanı gerçekten ilkel zamanlarına geri döndürüyor desek yeridir.

Darboğaz Koyu’na günübirlik ziyaretler gerçekleşse de en çok kamp yapmayı seven aileler, çeşitli arkadaş grupları burayı tercih ediyor. Herkesten ve her şeyden uzak birkaç gün geçirmek isteyenlerin uğrak noktası olan bu koyda, yüzmek de güneşlenmek de ayrı bir haz veriyor.

Koya ulaşım genellikle teknelerle sağlanıyor. Fakat eğer özel araç ile gelmek istiyorsanız aracınızı Gemiler Koyu yolunda park edip geriye kalan 1 kilometrelik yolu yürüyerek de koya ulaşabilirsiniz.

Soğuk Su Koyu

Soğuk Su Koyu, gerçekten adının hakkını veriyor. Çünkü bölgedeki deniz suyu sıcaklığından yaklaşık on derece kadar daha soğuk bir suya sahip. Bunun nedeni ise Kayaköy’ün denize bakan kayalarının arasından soğuk su kaynağının bu koya akıyor olması. Özellikle Fethiye’nin bunaltıcı sıcaklarında Soğuk Su Koyu’nda yüzmek içinizi de cildinizi de büyük oranda ferahlatacaktır.

Soğuk Su koyu da ulaşımın sık gerçekleşmediği koylardan biri. Bu nedenle sessizliğini daima koruyor. Bu özellikleri de bu bölgede birçok insanın kamp yapmasına imkân tanıyor. Koya en kolay iki türlü ulaşım yolu mevcut. Bunlardan ilki Ölüdeniz Turu gerçekleştiren teknelere binmek. Diğer yol ise daha çok trekking sevenler için uygun. Çünkü bu koy için yürümeniz gereken mesafenin zorlu bir orman yolculuğu olduğunu belirtmemiz gerekir. Yine de yürümekten ve doğanın içinde zaman geçirmekten keyif alanlar için alternatif olabilir. Yürüyüşünüzün başlangıç noktası Kayaköy Mezarları olursa, yürüme mesafeniz biraz daha kısalacaktır.

Ölüdeniz Plajı

Ölüdeniz Plajı, hiç şüphesiz ki ülkemizin en bilinen ve en çok tercih edilen plajları arasında yer alıyor. Ulaşım kolaylığı, suyunun güzelliği, eşsiz manzarası ve çevresinde bulunan doğa harikaları, bu plajı kesinlikle vazgeçilmez kılıyor. Dalgasız deniziyle ve incecik kumlarıyla ziyaretçilerini kendine hayran bırakan Ölüdeniz, ismini de zaten dalgalarının olmamasından alıyor.

Ölüdeniz Plajı’na hemen her ilçeden hatta Antalya üzerinden dahi ulaşım kolaydır. Bu nedenle ziyaretçilerin en çok tercih ettiği bölgeler arasında yer alır. Özel araçla ulaşımın dışında belediye otobüsleri ve farklı toplu taşıma araçları kullanılarak da ulaşım sağlanabilir.

Ölüdeniz Plajı, konaklamaya uygun birçok mekâna da sahip. Dilerseniz otelde, dilerseniz pansiyonlarda kalabilirsiniz. Ben kamp yapmadan duramam diyorsanız, yakınlardaki kamp alanlarını ya da bungalov evlerini tercih edebilirsiniz.

Kumburnu Plajı

Kumburnu Plajı, Ölüdeniz Tabiat Parkı içerisinde yer alıyor. Halka açık ve ücretsiz olması nedeniyle birçok ziyaretçinin tercih ettiği ilk noktalardan biri. Elbette ki tercih nedenlerinin ilk sıralarında bunlardan daha önemli özellikleri var. Her şeyden önce Kumburnu Plajı, ormanla denizin iç içe olduğu bir manzaraya sahip. Bunun yanı sıra ziyaretçilerine dalış eğitimi ve trekking yapma gibi birçok alternatif de sağlıyor.

Suyunun güzelliği ve soğukluğu, kumunun teninizi ferahlatan yapısı ve güneşinin sıcaklığı da Kumburnu Plajı’nın güzelliğine güzellik katıyor. Ayrıca metrelerce gitseniz bile denizin derinliği kendi boyunuzu aşmıyor. Bu nedenle yüzmeyi çok iyi bilmeyenler için ya da çocuklu aileler için de güzel ve keyifli bir tatil yapma olanağı sunuyor.

Montana Seyir Tepesi

Ölüdeniz’de yer alan Montana Seyir Tepesi, ülkenin en güzel manzarasını ayaklarınızın altına seriyor. Buraya giden yolda sizlere toprak bir yol eşlik ediyor. Likya Tarihi Yol üzerinde bulunan bu tepe, tarihin herhangi bir gününde yolculuk yapıyormuşsunuz hissiyle sizleri bir zaman yolculuğuna çıkarıyor.

Bu tepede piknik yapmak ve gün batımını seyretmek de manzarayı seyretmek kadar keyifli. Bir sepet ve birkaç kamp sandalyesi eşliğinde bütün gününüzü burada rahatlıkla geçirebilirsiniz. Özellikle gün batımında hafif esintisi ile size eşlik eden atmosferi, ruhunuzu besleyecek cinsten.

Günlüklü Koyu

Günlüklü Koyu’na ulaşım Göcek karayolu üzerinden kolaylıkla sağlanabiliyor. Bu özelliği sayesinde dilerseniz konaklamalı dilerseniz günübirlik tatillerinizi burada gerçekleştirebilmenize imkân tanıyor. Günlüklü Koyu, sahip olduğu sık ağaçlarıyla size doğal bir serinletici ve güneşlik etkisi de yaratıyor.

İncecik sarı kumuna, şeffaf suyunun eşlik ettiği bu koy, kalabalıktan uzak, sakin bir deniz keyfini yaşamanız için mükemmel bir fırsat. Bölgede bulunan günlük ağaçları nedeniyle Günlüklü adını alan bu bölgede, tekne turlarıyla tatilinize farklı bir aktivite katmanız da olası.

Hisarönü – Ovacık

Hisarönü, Fethiye’nin kalbinin attığı bir bölgedir desek hiç de abartmış sayılmayız. Bütün eğlence mekanlarının yer aldığı Hisarönü’nde hayat hiç durmadan devam ediyor. Gündüz ayrı gece ayrı eğlencelere ev sahipliği yapan Hisarönü, bütün tatilcilerin eğlence anlayışına farklı farklı hizmet ediyor. Gündüzleri güzel yemekler yiyip geceleri eğlencenin tavana vurduğu barlarda vakit geçirebileceğiniz bu bölgede, aynı zamanda ihtiyaçlarınızı karşılayabileceğiniz birçok mağaza da mevcut. Ayrıca birçok pansiyonu ve oteli de bünyesinde barındıran Hisarönü, özellikle konaklamalı tatilcilerin en çok tercih ettiği bölgelerden bir tanesi.

Ovacık, Hisarönü’ne bağlı daha küçük bir bölgedir. Bu ayrımın aslında tek anlamı Ovacık bölgesinin daha çok konaklama ve yerleşim yeri olması. Otellerin ve pansiyonların daha sık bulunduğu bu bölgenin de Hisarönü’nden hiçbir farkı yok. Çünkü burada da hem gece hem de gündüz birçok aktivite ve eğlenceye yer veren mekanlar mevcut.

Katrancı Koyu Tabiat Parkı

Katrancı Koyu, daha çok günübirlik ziyaretçilerin uğrak alanlarından biri. Bunun dışında konaklamak isteyenler ise daha çok kamp alanlarını tercih ediyorlar. Karavanların da en çok tercih ettiği tatil yerlerinden biri olan Katrancı Koyu, bungalov evleriyle de ziyaretçilerine hizmet sağlıyor.

Girişler ücretsiz değil fakat her türlü yaya ve araçlara girişler oldukça makul fiyatlarda sağlanıyor. Kamp yapmak isteyenlerin ya da günübirlik ziyaretçilerin en sevdiği özellik ise, bölgenin ayrı bir yaşam köyü gibi olması. Gerçekten de bu koy, hem denize girip hem piknik yapabileceğiniz, arkadaşlarınızla ya da ailenizle kaliteli vakit geçirebileceğiniz, sakin ve doğayla iç içe bir alan.

Karaot Plajı

Karaot Plajı, bir sit alanı içerisinde bulunuyor. Bu nedenle doğal yapısı hiç bozulmamış. El değerek insanlara daha iyi hizmet sunulma amacı güden ve çeşitli işletmelerin ellerine terk edilen diğer plajlara oranla çok daha çekici olan bu plaj, doğallıktan yana olan birçok ziyaretçinin uğrak plajları arasında.

Yılın hangi mevsimi olursa olsun sessizliğini daima korumayı başaran bu plaj, doğal ince kumuyla ziyaretçilerini kendine çekiyor. Aynı zamanda caretta carettaların dahi çok sevdiği bu plajda, birçok canlı türü de doğal yaşamını sürdürmeye devam ediyor.

Yanıklar & Yeşilvadi Doğa Parkı

Yeşilvadi Doğa Parkı, en çok da ilginç bir kamp alanı olması özelliğiyle ön plana çıkıyor. Gerçekten de ilk görünce anlam veremediğiniz konumdaki çadırlar, biraz içinizi ürpertse de farklı bir deneyim yaşamanızı sağlıyor. Çünkü burada çadırlar, toprak zemin üzerinde durmuyor. Çoğu çadır, bir ağaç evmiş gibi ağaçların tepelerinde ya da hamak gibi asılı bir halde yer alıyor.

Yanıklar Köyünde yer alan bu doğa parkı, çadır kampı yapmak isteyen misafirleri ağırlasa da günübirlik ziyaretlere de daima açık. Burada yine ilginç konumlarda, suyun üzerinde ya da ağaçların tepelerinde yemek yiyip keyifli vakit geçirebilme imkânı sağlıyor. Bu nedenle en az kampçılar kadar farklı mekanlar görmek isteyen ziyaretçiler de bu parka yoğun ilgi gösteriyor.

Göcek

Göcek, Fethiye’nin en çok ziyaret edilen turistik beldelerinden bir tanesi. Adını, bölgede yaşayan Göçek halkından alan bu beldede, çok sayıda plaj, koy ve tarihi kalıntılara rastlanabilmekte.

Bünyesinde bir de yat limanı bulunan bu bölgede, ziyaretçilerin kaliteli bir tatil geçirebileceği birden fazla bölge bulunması, buranın turizm açısından sürekli olarak canlı kalmasını sağlıyor.

Hiçbir etken olmasa bile doğal güzelliği, çam ağaçlarının kokusuyla denizin tuzlu kokusunun insana verdiği rahatlatıcı duygu dahi Göcek’i gezmek için yeterli sebepler veriyor.

İnlice Plajı

İnlice Plajı’na ulaşmak için gidilecek olan yolun orman yolu olması, daha plaja varmadan insana huzur veriyor. Önceleri yalnızca kamp alanı olarak kullanılan İnlice Plajı, artık halka açılmış durumda. Günübirlik tatilciler de bu haberi duyarak bu bölgeyi daha sık ziyaret etmekteler.

Fethiye Belediyesi denetiminde olan plajda giyinme kabinleri, tuvaletler ve duşlar da mevcut. Bu hizmetler burada ücretsiz olarak sağlanıyor. Yüzünüze hafiften esen ılık rüzgar eşliğinde suyun soğuk derinliklerine kendinizi bırakmak istiyorsanız, İnlice Plajı’nın sizi misafir etmeye daima hazır olduğunu unutmayınız.

Gizlikent Şelalesi

Seydikemer beldesinde yer alan Gizlikent Şelalesı’nin görüntüsünden çok sesinden etkilendiğimizi söyleyebilirim. Daha ortada görüntüsü yokken sesi gelen bu şelale, şırıl şırıl akan gür suyuyla, saatlerce çevresinde vakit geçirme isteği uyandırıyor. Şelaleye ulaşmak için uzun ve biraz da engebeli bir yolu yürümeniz gerekiyor. Fakat sonucunda gerçekten sizi mükemmel bir manzara karşılıyor. Şelalenin yanına kadar gidebilme imkânınız var. Fakat önceden belirtelim, suların etkisiyle kaygan bir yapısı olan kayaların üzerinde ayakkabılarla durabilmeniz mümkün değil. Bu nedenle deniz ayakkabısı giymek, ziyaretinizi kolaylaştıracaktır.

Tlos Antik Kenti

Tlos’un Likya için önemli bir şehir olduğu biliniyor. Bu nedenle bölgedeki tarihi yapılar ve kalıntılar günümüze kadar olabildiğince korunmuş. Tlos Antik Kenti, oldukça geniş bir bölgeye yayıldığı için bazı kaynaklara şehir olarak değil ülke olarak bahsedildiği de söylentiler arasındadır.

Bugün içerisinde Yaka Köyü sınırlarında yer alan Tlos Antik Kenti, harabe gibi görünüyor olsa da tarihi yapıyı yine de koruyabilmiş durumda. Çok dağınık durumda olan bu kalıntıların yerleşim yerlerine kadar gelmiş olduğunu görebilmek mümkün. Bir arada ve tam bir şekilde görünmese de Likyalıların bölgede ne kadar uzun süre yaşadığını, değerlerini ve mitolojik hikayelerine kadar birçok kültürel yapıyı barındırması nedeniyle kesinlikle ziyaret edilmesi gereken antik kentler arasında yer aldığını söyleyebilirim.

Tuğçe Şen
bakmadangezme1@gmail.com

Merhaba! Ben Tuğçe.

Yorum Yok

Post A Comment