13 Mar SERBEST PARAŞÜT – SKYDIVING
Daha önce hiç gökyüzüne dalış yapmış mıydınız? Gökyüzüne dalış kulağa ilginç geliyor ama
yapılan eylem gerçekten de öyle! O zaman hiç vakit kaybetmeden kendimizi görünmez gökyüzü
okyanusuna bırakalım…
Serbest Paraşüt, Türk Hava Kurumu’na bağlı olan İzmir Selçuk Paraşüt Okulu / Eğitim
Merkezi’nde gerçekleştirilebiliyor. Türkiye’nin ilk ve tek serbest atlayış merkezi olması, haliyle burayı
daha anlamlı ve özel kılıyor. Açıldığı ilk günden bu yana ölümle sonuçlanan bir kaza gerçekleşmemiş
olması, okulun her türlü güvenlik önlemlerine dikkat ederek, son derece dikkatli bir biçimde atlayışları
gerçekleştirdiğini de bizlere kanıtlıyor.
Paraşütle atlama hakkında biraz bilgi vermemin, sizleri de atlayışa daha hazır hissettireceğine ve
atlayış için sizi cesaretlendireceğine eminim. Bu nedenle buyurun paraşütle atlayış tanıtımımıza ��
Paraşütle atlama, genellikle hava araçlarından çıkış yapılarak boşlukta ve belirli bir yükseklikte
paraşüt açarak yavaş bir şekilde yere inilen bir aksiyon sporudur. Hava aracından çıkış ve paraşütün
açılması arasındaki zaman ise serbest düşüş olarak adlandırılır. Atlanılan yüksekliğe göre paraşütün
serbest düşüş yapılmadan da açılması gerektiği durumlar olabilir.
Peki serbest paraşüt yaparken neler kullanmamız gerekiyor? Hangi malzemeler kullanılıyor? Bizim
özel olarak yapmamız gerekenler neler? Tabi ki bunların hepsini de sizler için bu minik satırlara
bırakıyorumm.
Serbest Paraşüt Malzemeleri
* Kanat (Paraşüt): Çeşitli ebat ve performans yapılarında, açılış şokuna dayanıklı naylon
malzemelerden (kimi polyester katkılı) imal edilmiş, fren ipleri ile kumanda edilebilen, alt ve üst iki
kumaş yüzeyin dik kumaş duvarlar aracılığı ile birbirine dikilerek, cell cell (hücre hücre) dediğimiz hava
alıkları ile aerofoil bir yapıda oluşturulmuş; kanat adını verdiğimiz paraşüttür.
* Harness (Kuşam): Paraşütçüyü askı ipleri ve taşıyıcı kolonlar ile kanada bağlayan, üzerinde ana
paraşüt, yedek paraşüt, kılavuz paraşüt ve açma sistemlerini bulunduran kuşam ve çanta tertibatıdır.
* Yedek Paraşüt: Ana paraşüt açılmadığında veya açılan paraşüt taşıma özelliğini kaybettiğinde
paraşütçünün hayatını kurtarmak üzere tasarlanmış, yine aynı ana paraşüt yapısında ve şeklinde ikinci
paraşüttür. Bu paraşüt kesinlikle yedek katlama işlemini iyi bilen profesyonel katlayıcılar tarafından
itina ile katlanır ve kesinlikle açılır. Açılmama oranı hemen hemen hiç yoktur.
Tandem Atlayış, bir paraşütle iki kişinin atlayış gerçekleştirmesini ifade etmektedir. Bu kişilerden ilki
paraşüt eğitmeni olurken bir diğeri de öğrenci ya da deneyimleyen kişi olmaktadır. Elbette ki ben de
tandem atlayış öğrencisi olmayı deneyimledim ve gerçekten çok keyifli, tarifsiz bir duygu yaşadım. Bu
duyguları tarif etmeden önce tandem atlayışın gerçekleşme süreçlerini aktarmayı daha doğru
buluyorum.
Tandem Atlayışı, verilen 15 dakikalık brifing ile başlamaktadır. Bu süreçte, alanında uzman pilot
eğitmenler size uçağa giderken, uçağın içinde, atlarken nasıl duracağınızı, neler yapacağınızı detaylı
olarak anlatmaktadırlar. Brifing sonrasında asıl uygulamalı deneyim aşamamız başlamaktadır.
Tecrübeli Türk Hava Kurumu Tandem pilotları eşliğinde 12.000 fit yani 4000 metreye çıkılır. Serbest
Atlayış, ortalama 200-210 km hızla 45-50 saniye sürmektedir. Daha sonra açılan çift kişilik paraşüt ile Efes Antik Kenti üzerinde süzülürken Ege Denizine vuran güneş ve masmavi bir gökyüzü de size eşlik
ediyor olacak.
Tandem atlayışları, hava şartlarının uygun olduğu süreçlerde haftanın 6 günü devam etmektedir (Salı günleri atlayış yapılmamaktadır.) Atlayış için belirlenen yaş aralığı 16-65 tir. 18 yaşından küçük
bireylerin atlayış gerçekleştirebilmeleri için veli onaylarının olması gerekmektedir. Atlayış yapmak
istediğiniz tarihten en az 1 hafta önce rezervasyon yaptırmanız gerekmektedir. Atlayış yapmak
isteyen kişilerin boyu 190 cm’yi geçmemelidir. Tandem için maksimum kilo limiti 90 kg, minimum kilo
limiti 45 kg’dir.
Tandem atlayışta hava şartları çok önemlidir. 21 Temmuz’da atlayışı planlayarak eğitim merkezine
gittiğimizde Kuzey rüzgarlarının dönmesi sonucu atlayışımız iptal olduğunda bunu kendi gözlerimizle
görüp önemini daha iyi anlamış olduk. Sonrasında kurumdan haber beklemeye başladık. Basın Yayın
Daire Başkanı Muammer Evci’nin arayıp atlayış için yeniden gün vermesiyle de nihayetinde
atlayışımızı gerçekleştirmiş olduk.
Şimdi gelelim benim için en heyecanlı noktaya, elbette ki atlayışın ne hissettirdiği, sizi nasıl bir duygu
durumuna ittiği ve bütün sürecin sizi nasıl etkilediği. Brifing aşamasından itibaren içinizi garip bir
duygu kaplıyor. Heyecan deseniz değil, korku ile karışık anlamsız bir duygu gerçekten. En azından ben
böyle hissetmiştim. Yükselmek için uçağa adımınızı attığınız ilk an heyecanınız giderek artıyor. Her
şeyin oldukça sıradan gibi göründüğü, herkes için yalnızca sıradan bir atlayış gibi görünen bir ortamda
kendinizi yabancı hissediyorsunuz bir anda. Uçakta sürekli olarak uçuşla ilgili konuşmalar
gerçekleşiyor, bilgi aktarımları yapılıyor. Hepsini duyuyorsunuz ama anlamlandıramıyorsunuz falan
derken geliyorsunuz o 4000 metreye �� 12.000 fite karşılık gelen bu yükseklikten aşağıya bakınca
bilmem kaçıncı şokunuz sizi selamlıyor. Çünkü artık aşağıya baktığınızda her şey gözünüze çok çok
daha küçük görünüyor.
Uçağın kapısı yavaşça aralanırken tandem pilotunun sizi kendisine dört bölgeden bağlayışı ile
“Gerçekten atlıyorum, evet şu an!” diye bir içinizden geçiriyorsunuz, karar değiştirmek için zamanınız
yok, öyle bir isteğiniz de yok zaten ama sanki atlamak için biraz daha beklemek istiyor gibisiniz, öyle
düşünün. Hep bir hazır hissetmeme, hep bir heyecanla korkunun arasındaki yüksek an var zihninizde.
Bu düşüncelerle boğuştuğun sırada pilota bağlanma süreciniz tamamlanıyor. Sonradan içinizden ya
da belki de dışınızdan hiç fark etmeden “Oh be, şu an güvendeyim!” diyebiliyorsunuz.
Zaten yeterince küçük olan uçakta iki adımda kapıya geliyorsunuz ve sonrasında kendinizi aşağıda
bulmanız an meselesi oluyor. Tam o sırada karşınızda olan kameramana gülümsemeniz söyleniyor…
Sonrası tahmin ettiğiniz gibi, kendinizi boşlukla buluveriyorsunuz. O düşme anı, hiçbir yerden
düşmeye benzemiyor. Rüzgâr sert bir biçimde vücudunu delip geçerken sen de bir yandan onu delip
geçiyorsun adeta. Bu duyguyla mücadele ederken kameraman senden rahat olmanı ve poz vermeye
devam etmeni istiyor elbette. Kısa bir süre sonra içiniz çok rahatlıyor ve işte o sırada ne kadar huzur
veren bir durum içerisinde olduğunuzu, özgür olduğunuzu fark ediyorsunuz. Ölüm ile yaşam arasında
bir an yaşıyorsunuz fakat asla korkmuyorsunuz. Belki de cesaretin sizin vücudunuzda tam olarak yer
ettiğini hissettiğiniz an, o an oluyor.
Türk Hava Kurumu’na bağlı olarak eğitimlerini ve atlayışlarını gerçekleştiren Selçuk Paraşüt Okulu,
gerçekten eğitmenlerinden idari sorumlusuna kadar oldukça ilgili, deneyimli ve bu alanda sizlere
güven veren insanlar. Başta Ankara Türk Hava Kurumu ve organizasyonu bizler için gerçekleştiren
Ayla Özcan Ünal ve Işıl Zorlu olmak üzere Basım Yayın Başkanlığı Bölüm Sorumlusu ve atlayış tandem
pilotu Muammer Evci’ye, kameraman tandem pilotu Mehmet Karadaş’a, satış pazarlama sorumlusu Berk Bozoğlu’na, Hava Kameramanı ve Yer Ekip Sorumlusu Vedat Suer’e ve okulda yer almakta olan
diğer pilot ve kameramanlar dahil olmak üzere bütün çalışan ve sorumlulara bize bu deneyimi
yaşattıkları için teşekkür ederiz.
Yorum Yok