Amasya Gezi Rehberi – Amasya Gezilecek Yerler

Amasya Gezi Rehberi - Sofular Mahallesi

Amasya Gezi Rehberi – Amasya Gezilecek Yerler

Amasya Gezi Rehberi – Amasya Gezilecek Yerler

ŞEHZADELER BİR YANDA, AŞK BİR YANDA: AMASYA

Bir şehir düşünün Pontus’tan Roma’ya, ardından Bizans’a, sonrasında Selçuklu’ya ve son olarak Osmanlı’ya ait olan, aynı zamanda bütün bu mirası neredeyse olduğu gibi koruyan…

Bir şehir düşünün ki tarihiyle, eşsiz güzelliğiyle, kültürüyle ve ev sahipliği yaptığı Yeşilırmak’ı ile…

Yeşilırmak’ın her iki tarafına kurulmuş olan Amasya’da; mutlu, huzurlu ve sevgi dolu hissetmemek imkânsız. Türkiye’de yapısı bozulmamış bir şehir görmek malûmdur ki çok zor, ama bu güçlüğün içinde Amasya resmen ‘’Bir dakika ben varım ve hâlâ dimdik ayaktayım, buyurun gelin ziyarete’’ dercesine kapılarını açıyor.

İki gün içinde bitireceğiz Amasya’yı. Hadi bu mesafesi az, hazinesi çok olan yolculuğa birlikte çıkalım. Malûm şehirdeyiz, o sebeple alın bakalım ilin simgesi hâline gelen elmalardan birer tane ikram edeyim size.  Enerjiniz ve şekeriniz düşmesin, yoruldum demek yok çünkü tam 22 nokta gezeceğiz ve tabii ki yürüyeceğiz. Korkmayın Amasya’da her yer birbirine çok yakın canlarım, ne demiştim? Mesafesi az ama hazine… İşte onu şimdi göreceğiz.

Şehrin kendisi gibi huzurlu ve harika bir yerde konaklayacağız: Melekli Konak. İsmi gibi melek sahibi Merve’nin yeri. 200 yıllık tarihi olan bu Türk Konağı 4 odalı ve şehrin tam göbeğinde yer alıyor. Eşyaların dili olsa da konuşsa… Koltuklarından, masasına, abajurundan, aynasına hepsinin bir hikâyesi var bu konakta.

Burayı akşam yemeğine geldiğimizde tüm detaylarıyla anlatacağım size. Sohbeti de şömine başında yapacağız. Ortamı hafiften koklamaya başladık değil mi? Tamam, ısınma turumuz bittiyse Amasya gezi rehberi ve Amasya gezilecek yerler listesine başlayalım.

Amasya Gezilecek Yerler

1-Mehmet Paşa Camii

Otelden çıkınca en yakın ilk rotamız burası oluyor. II. Bayezid’in oğlu Şehzade Ahmet’in lalası Mehmet Paşa tarafından 1486 yılında yaptırılan bu caminin her tarafı kubbeyle örtülmüş. Giriş kapısında derince bir niş işlemesi bulunmakta, bununla beraber ağaç oymacılığının en güzel örneğine sahip kapısı Amasya Müzesi’nde sergilenmekte.

2-Mustafa Bey Hamamı

Dört tarafı nişle çevrili ve kubbeli hamam, 1436 yılında Yörgüç Paşa’nın oğlu Mustafa Bey tarafından yaptırılmış. Tarihî hamamı içeriye girmeden inceliyoruz ve bir sonraki durağımıza ilerliyoruz.

3-Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi

Amasya Gezi Rehberi – Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi MüzesiAmasya Gezi Rehberiİlhanlı Dönemi’nden kalan ve mimarisindeki sanatsal işçilikle dikkat çeken bu yapı, adını Fatih Sultan Mehmet döneminin ünlü hekimlerinden olan Sabuncuoğlu Şerefeddin’den alıyor. Kapısının kilidinde diz çökmüş vaziyette insan kabartması bulunuyor ve bunun bu yapıya has bir özellik olduğu söyleniyor. Burası Anadolu’da müzikle tedavi yapılan ilk hastane olarak bilinmekte. Sabuncuoğlu Şerefeddin’in yazdığı ve ilk Türkçe cerrahi eser olma özelliğine sahip Cerrahiyyetü-l Haniye adlı kitaptaki çizimler esas alınarak oluşturulan tıbbın farklı alanlarındaki cerrahi aletlerin sergilendiği bu yerde, tedavi yöntem salonu bulunmakta ve hastalara uygulanan müzikoterapi seanslarında kullanılan müzik aletleri ile yine tedavi amaçlı kullanılan mûsikî makamları yer alıyor.

4-Yakutiye Tekkesi

Tıp Müzesi’nin hemen yanında yer alıyor burası. 1411 yılında, Sultan Çelebi Mehmed döneminde Yakut Paşa tarafından yaptırılan bir Halvetî Tekkesi imiş. Şu sıralar harap olmuş vaziyette ne yazık ki…

5-Saat Kulesi

Şehir merkezinde bulunan kule, 1865 yılında Amasya Mutasarrıfı Ziya Paşa tarafından yaptırılmış. Kule inşaatı tamamlanır tamamlanmaz yaşanan talihsiz yangından seneler sonra sonra, 1940 senesinde kulenin bitişiğindeki Helkıs Köprüsü’nün restore edilmesi sırasında çalışmalara engel olduğu gerekçesiyle kaldırılmış ve yerine daha modern bir başka kule inşa edilmiş.

Yalıboyu Evleri’nin başladığı yerde canım Saat Kulesi eskisinin hayaleti ile birlikte ve dimdik ayakta.

Her şehrin kendine has saat kulesi yok mudur? Hah, Amasya’daki de hikâyesiyle gerçekten şahsına münhasır. Yukarıda belirttiğim gibi zamanında restore ve kamulaştırma isteğiyle yıkılma süreci başlatılacakmış, ama kulenin altındaki işletme sahibi –kafe işletmecisi- buna karşı çıkmış. Fakat öyle ya da böyle ikna edilmiş ve mevcut kule yıkılarak yerine yenisi yapılmış. Bu kez vaktim yoktu ama bir dahaki sefere kafeye gidip hikâyenin tamamını öğreneceğim.

Hadi bakalım, şimdi Yalıboyu Evleri’ne ve yansımasıyla tüm evleri içine alan güzeller güzeli Yeşilırmak manzarasında kaybolmaya..

6- Yalıboyu Evleri

Amasya Gezi Rehberi -Yalıboyu EvleriAmasya Gezi RehberiNe güzel de vurmuş gölgeleri ırmağa… Hem yerde hem gökte dedikleri bu olsa gerek… Hafiften rüzgâr esiyor, dağıtıyor saçlarımı. Elimde kameram var, hem bu ânı ölümsüzleştirmek istiyorum hem bir an olsun gözümü ayırmak istemiyorum, korkuyorum tek bir ânı kaçırmaktan…

Yalıboyu Evleri’nin Genel Özellikleri

Anadolu’da Neolitik dönemden günümüze kadar gelen süreçteki konut mimarisi incelendiğinde Amasya’nın kendine özgü bir mimari geleneğe sahip olduğu görülmekte. Türklerin Anadolu’ya geldikten sonra geliştirdikleri konut tiplerinden olan Hımış yapı tekniği (ahşap çatkı arası kerpiç dolgu) burada sık kullanılmış. Ahşap kültürünün yapısı gereği fazla uzun ömürlü olmayışından dolayı Selçuklu ve Erken Dönem Osmanlı Evleri günümüze kadar ulaşamamış, ancak son dönem Osmanlı konut mimari örnekleri günümüze kadar ulaşabilmiş..

7-Şehzadeler Müzesi

Yalıboyu’nun en eski köprülerinden olan Alçak Köprü’nün ayağında, Kral Kaya Mezarları’nın eteklerinde, Yeşilırmak kıyısındaki eski sur duvarları üzerinde kurulu iki katlı ahşap bina: Şehzadeler Müzesi.

Müzenin giriş katında bulunan heykeller; şehzadelikleri Amasya’da geçmiş olan kişilere ait, üst katta ise şehzadelik dönemlerini Amasya’da geçirdikten sonra Sultan sıfatıyla Osmanlı tahtına oturmuş şehzade ve sultanlara ait. İkinci katta yer alan isimler şöyle: Yıldırım Bayezid Han, Çelebi Mehmet Han, II. Murat Han, Fatih Sultan Mehmet Han, II. Bayezid Han, Yavuz Sultan Selim Han ve III. Murat Han.

8-Hazeranlar Konağı

Konak, Şehzadeler Müzesi’nin hemen yanında yer almakta. Amasya Defterdarı Hasan Talat Efendi tarafından 1865 yılında yaptırılmış ve adını burada uzun süre oturan Hazeran Hanım’dan almış. Hazeranlar Konağı, dört eyvanlı, orta sofalı planı ile Osmanlı Dönemi yöresel sivil mimari eserlerin özelliklerini yansıtan en güzel yapılardan biri. Antik dönem sur duvarları üzerine, bodrum üstüne iki katlı ahşap çatkı arası kerpiç dolgulu olarak yapılmış. Konak, haremlik ve selamlık olarak iki bölüm halinde düzenlenmiş. İç avlulu ve dışa kapalı yapı tipindeki konağın restorasyonuna 1979’da başlanmış ve 1984’de tamamlanarak etnografik eserlerin teşhir edildiği müze ev olarak hizmete açılmış.

9-Amasya Arkeoloji Müzesi

Amasya Gezi Rehberi – Amasya Arkeoloji MüzesiAmasya Gezi RehberiNormalde rotamız Kral Kaya Mezarları idi. Fakat müzeler saat 17:00’de kapandığı için hızlıca köprünün diğer tarafına geçtik. Mezarlara çıkmak için pek çok merdiveni göze almak gerekiyordu, şimdilik müzeleri gezmek daha kolay geldi 🙂

1925 yılında kurulan Amasya Müzesi, 1977 yılında modern binasına taşınmış ve 1980 yılında hizmet vermeye başlamış. Müze teşhirinde; Geç Neolitik Erken Kalkolitik Çağ’dan itibaren Tunç Çağı, Hitit, Urartu, Frig, İskit, Pers, Helenistik, Roma, Doğu Roma, Selçuklu, İlhanlı ve Osmanlı dönemlerine ait 13 ayrı medeniyetin eserlerini bir arada görmek mümkün!

Müzenin bahçesinde ise Hitit, Helenistik, Roma, Doğu Roma, İlhanlı, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait taş eserler sergileniyor. Müzenin birinci katında özel mekân ilân edilen bir bölüm var, burada İlhanlı Dönemi’ne ait mumyalar özel cam tabutlar içinde sergileniyor.

Binanın ilk katındaki Roma Dönemi  “Elmalı Taban Mozaiği” ile İlhanlı Dönemi mumyaları özellikle görülmesi gereken eserler arasında bence. Hitit İmparatorluk Dönemi’ne ait bronz Fırtına Tanrısı Teşup Heykeli, İlhanlıların Anadolu’daki hâkimiyetleri sırasında Amasya’da ikamet etmiş ve Anadolu Nâzırlığı ile emirlik yapmış kişiler ve yakınlarına ait mumyalar, müzenin en ilgi çeken eserlerini oluşturuyor.

10-Sultan Bayezit Cami / 2.Bayezit Külliyesi

Arkeoloji Müzesi’nin hemen sağ çaprazında yer alan cami tüm görkemiyle beni ve muhtemel her göreni büyülüyor. Külliye 1485-86 yılları arasında Osmanlı Sultanı II. Bâyezid’in talimatıyla Amasya Sancak Beyi Şehzade Ahmed tarafından yaptırılmış. 1496 tarihli vakfiyede külliyenin birimleri; cami, medrese, imaret, mektep ve köprüden olarak belirtilmiş. Söz konusu köprü Çorum’un Osmancık ilçesinde ve Kızılırmak üzerinde yer alıyor. Cami, medrese ve imaret günümüzde hâlâ mevcut fakat külliyenin doğusunda olduğu ifade edilen mektep maalesef bugüne ulaşamamış. Külliyeye sonraları Şehzade Osman Çelebi Türbesi ile Muvakkithane eklenmiş. Külliye birimleri hakkında bilgi içeren  Topkapı Sarayı Müzesi arşivindeki bir belgede; imaret olarak bilinen yapının, mut’ime-hâne (yemekhane), matbah (mutfak), kiler, fırın ve ahır olmak üzere beş ayrı birimden oluştuğu yazmakta.

11-Minyatür Amasya Müzesi

Külliyedeki caminin içinde yer alan müze, 1914 yılında çekilmiş bir fotoğraftan esinlenerek yapılan tarihî bir kent maketi. Sultan Beyazıt Külliyesi’nin imaret binasının içindeki bir salonda 80 metrekarelik bir alan kapsıyor. Yaklaşık bir dakika kadar karanlık tutulan maketin içinde aniden ışıklar yanıyor ve bu görsel şölen insanı heyecanlandırıyor.

12- Şeyh Hamdullah Yazı Tarihi Ve Hüsn-i Hat Müzesi

Türk-İslam Sanatları içerisinde yer alan hüsn-i hat sanatına yön verenlerin başında kabul edilen “Reis’ül Hattat” olarak anılan Amasyalı Şeyh Hamdullah’ın adının verildiği müzede hat sanatının örnekleri sergileniyor. Müzede; Sümer, Mısır, Hitit ve diğer medeniyetlerin yazılarının gelişim süreci ve ciltçilik, ebru, tezhip gibi sanatların yapım aşamaları tanıtılıyor.

O kadar güzel bir yer ki… İlgi alanı olmayan insanda bile heyecan uyandırıyor. Her anlamda çok değerli örneklere sahibiz. Tam bunu düşünürken hattat hocası bize Mevlânâ’nın sözünü yazarak hediye etti, biz de ona sahip olduk 🙂

13- Köprü Kral Kaya Mezarları/Kızlar Sarayı

Gelelim Amasya gezilecek yerler deyince akla ilk gelen Pontus Kral Kaya Mezarları’na. Çok heyecanlı değil mi? Hadi hızlıca geziyoruz. Saat 17:00’ye geliyor, kapanmasına az kaldı. Dayan ayaklarım, rotanın sonuna geliyoruz, bitecek 🙂

Kral Kaya Mezarları, Pontus Kralları’na ait. Yazının başında belirtmiştim Pontuslar’dan Roma’ya diye. İşte tam bunu kastediyordum çünkü bu şehiri Pontuslar uzun zaman başkent olarak kullanmışlar. Mezarlar, Amasya Kalesi eteklerinde bir duvar gibi olan kayalara oyularak yapılmış. Hatuniyye Mahallesi’nin dar sokaklarından tren yolunu geçerek çıkılan mezarların arasında, kayaya oyulmuş yollar ve merdivenler bulunuyor, haturladınız mı pek çok merdiveni göze almanız gerekiyor demiştim 🙂

Girişin hemen sağ tarafında 3 tane, sol tarafında ise 2 tane kral mezarı olduğunu görüyoruz.

Sağ taraftaki mezarlar için yine merdivenlere tırmanıyoruz. Nefes nefese kaldım çıkarken, şimdiye kadar gördüğüm en ilginç mezar yapılarından biri olduğu için değdi bu yorgunluk. Bu noktada fazla ilerlemeden fotoğraflarımızı çekiyoruz ve sol tarafa doğru ilerliyoruz.

Bu kısımda daha az merdiven ve çok güzel bir yol var. Aslında ilk önce soldan başlamak gerekiyormuş, biz tersten başladık. Ama iyi de oldu, yorgunluğumuzu bu güzel yolda dinlenerek atabilme imkânına sahip oluyoruz.

14-Şehzadeler Gezi Yolu/Irmak Kenarı

İnsanın ciğerlerini yoran o merdivenlerden sonra, ortasına düşülen manzara harika! Tüm Amasya an itibariyle ayaklarınızın altında! Irmağın kenarından hafif adımlar eşliğinde Şehzadeler Gezi Yolu’nu geçiyoruz ve artık varacağımız yer otelimiz. Bir daha nerede uyumaya giderken böyle güzel bir yoldan geçeriz bilemiyorum.

15-Saraydüzü Kışla Binası

Burası içerdiği tarihin önemine özen gösterilerek Yeşilırmak kıyısında yeniden inşa edilen bir yapı. Önemi de milli mücadele döneminde Mustafa Kemal Atatürk’ün burayı bir üs olarak kullanması. Saraydüzü mevkiinde yer alan bina, cumhuriyet dönemine ait bazı eserlerin ve belgelerin sergilendiği bir müze olarak kullanılmakla beraber, aynı zamanda çeşitli etkinliklerin düzenlendiği bir kültür merkezi görevi de görüyor. Ve burada sizi Mustafa Kemal’in Amasya’ya gelişini ve heyetle karşılaşma ânını somutlaştıracak 12 tane bal mumu heykeli karşılıyor. Burası yıl boyunca ziyarete açık. Biz içeriye giremedik, yalnızca dışarıdan fotoğraf aldık.

Amasya Gezi Rehberi – Melekli KonakAmasya Gezi RehberiBir günde 14 nokta gezdik, hayli yorulduk. Şimdi sıra Melekli Konak’ımızda. Güzelce bir dinlenelim, bu şehrin ruhunu hazmedelim. İlginç, söyleyeceklerim var elbet ama yazının sonuna saklıyorum. O arada hadi gelin şömine başına geçelim, orada da iki lafın belini kırarız ? Hee unutmadan, yürüyüş kısmı bitti, yarın şehrin geri kalanını araçla gezeceğiz. N’oldu, sanki moraller biraz yükseldi 🙂

15-Boraboy Gölü

Sabah erkenden ilk rotamız Boraboy oldu. Buraya ne zaman gelsem, dünyanın bir parçası olduğum için içimde teşekkürle karışık coşku duyuyorum. Geçen yıl da aynı hissiyata sahiptim, bu yıl da. Sık sık yolunuz düşsün sizin de, inanın burası saklı cennet. Boraboy Gölü ile ilgili detaylı yazımı okumanız için buraya bir bağlantı adresi bırakıyorum, beklerim 🙂 Yeryüzündeki Cennet Boraboy Gölü

16-Amasya Kalesi / Harşena Kalesi

Amasya Kalesi,il merkezinin kuzeyini kaplayan  Harşena Dağı üzerine kurulmuş. İkinci adını bu dağdan alıyor, Harşena Kalesi adıyla da biliniyor. Burası denizden 700, Yeşilırmak’tan 300 metre yüksekte bulunuyor. Rakım yüksek, hava soğuk. Hatta kar başladı ? O sebeple istediğimiz fotoğrafları pek yakalayamadık ama olsun izlemek de güzeldi. Seyrederken üşüdük tabii ama değdi biliyor musunuz? He bu arada; ismin nereden geldiğini merak edecek olursanız diye söyleyeyim; bir kısım tarihçiye göre buray Kumandan Karsan/Harsana yaptırdığı için Harsana veya Harşena adıyla anılıyor. Bazı tarihçilere göre ise de kaleyi Pontus Kralı Mithridates yaptırmış.

17-Pirler Parkı

Kaleden inerken insan içini ısıtacak şeylere ihtiyaç duyuyor. Tam bu noktada Pirler Parkı sizi karşılıyor. Mideniz bayram ediyor arkadaşlar, yazın burayı bir kenara ? Harika yemekleri var!

18-Aynalı Mağara

İçeriye giremediğimiz bir diğer yer de burası. İnsan gelmişken her detayı görmek istiyor ama bazen saatten, bazen yenileme çalışmalarından mümkün olmuyor. Yine de hızlı geçmeyeceğim ve size mağara ile ilgili bilgi vermeye çalışacağım canlarım.

Buraya Ayna adının verilmesinin sebebi, güneş vurduğu zaman mağara cephesinin parlamasındanmış. Kaya mezarlarının en iyi işlenmiş ve tamamlanmış yeri olduğu söyleniyor. Mağara aslında bir anıt mezar, sahibi de M.Ö. 2. yüzyılda burada yaşamış olan Mitra Rahibi TES. Bu bilgiyi mağaranın alınlığında yazan ‘’Büyük Rahip Tes’’ yazısı destekliyor. İçerisi çok genişmiş ve duvarlarda bir sürü renkli resimler varmış. Mezar odası dikdörtgen biçimindeymiş ve girişin sağ tarafında mezar nişi ve çukuru (teknesi) bulunmaktaymış. Tonoz kısmında altısı sağda, altısı solda olmak üzere on iki havari tasviri de varmış. Belki siz ilk gözden hepsini görebilirsiniz, gelin mutlaka.

19-Ferhat Su Kanalı / Ferhat ile Şirin Aşıklar Müzesi

Başlıktann bu yana kendinize sordunuz mu e şehzadeler tamam, tarih tamam da aşıklar nerede diye? Sormuşsunuzdur, işte geldik. Yüzyıllardır dillere destan olan aşklardan biri: Ferhat ile Şirin. Burası Türkiye’nin ilk ve tek Aşıklar Müzesi unvanına sahip. Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı ve Romeo-Juliet’in aşk hikayeleri sahneleniyor burada. Aynı zamanda  Mevlânâ ve Hacı Bektaş-ı Veli gibi gönül adamlarına da yer verilmiş.
Müze 9 odadan oluşuyor, ışıklandırmasının az olduğu kanaatindeyim. Dışarıdan insanda daha büyük bir mekan izlenimi oluşturuyor ama küçük olduğunu söylemeliyim. Müzenin bitiminde halkın yöresel formattaki el emeklerini satabilmeleri için tezgahlar açılmış. Turizm böyle hamlelerle güzel. O toprakları işleyen eller de kazanıyor hem böylelikle 🙂

20-Burmalı Minare Cami

Caminin kapısında yer alan kitabeden, burayı iki kardeşin yaptırdığı anlaşılıyor. Bunlardan biri Selçuklu Sultanı II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in vezirlerinden Necmeddin Ferruh Bey, bir diğeri de kardeşi Haznedar Yusuf. Yine kitabeye göre yapım yılı 1242. Cami adını minaresinin yapı biçiminden alıyor ama ilk minaresi ahşapmış aslında. Bu bilgi Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde geçiyor. 1590 yılında bir deprem ve 1602 yılında bir yangın gören caminin minaresi 1730 yılında tekrarlanan yangında tamamen yok olmuş. Onun yerine bu kez daha güçlü bir yapı oluşturmak için taştan yapılmış minare. Etrafı dolanan yivler bu yapıyı oluşturduğu için adına da Burmalı Minare denmiş.

21-Serçoban Türbesi

Kulakları çınlasın Kaan arkadaşımın. Buraya kesin gitmelisin diye o kadar çok söyledi ki, rotamıza iyi ki almışız dediğim çok özel yerlerden bir tanesi oldu.

Serçoban, Amasya merkezdeki Kocacık Çarşısı’nda türbesi bulunan İğneci Baba ile kardeştir. İğneci Baba ayakkabı tamirciliği, kardeşi Serçoban ise çobanlık yapıyormuş.

Serçoban, bir gün dağda sürülerini otlatırken kaçan oğlağı yakalamak istemiş, Serçoban kovamış, oğlak kaçmış. İyice yorulan Serçoban “Seni yakaladığımda keseceğim” demiş. Sonunda yakaladığı anda sözünü yerine getirmek için tam kesecekmiş ki, mahzun ve etkileyici bakışları ile karşılaşmış. Bunun üstüne duygulanan Serçoban “Beni de çok yordun mübarek” demiş ve oğlağı serbest bırakmış.

Serçoban öldüğünde, sürüdeki hayvanların her biri ağaca dönüşmüş ve bir orman oluşmuş. Mezarın bulunduğu mevkii kendi adı ile adak ve mesire yeri olarak ziyaret ediliyor. Yöre insanı oradaki ağaçları kesmenin kendilerine kötülük getireceğine inanıyor.

22- Sofular Mahallesi

Amasya Gezi Rehberi – Sofular MahallesiAmasya Gezi Rehberi - Sofular MahallesiSon durağımız Amasya’nın en eski mahallelerinden. Yaşayan en kanlı canlı mahallesi. Her yere benzetebilirsiniz tabii ama ruhu hiçbir yere benzemiyor. Osmanlı Devleti’nin önemli kültür, sanat, bilim ve idari merkezi olan, Osmanlı evleri, Çilehane, Pir İlyas, Kemal Paşa ve Hamdullah Efendi türbeleriyle birlikte geleneksel Osmanlı mahalle dokusunu yansıtan Sofular Mahallesi; Kültür Bakanlığı’na bağlı Ankara Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun 05.05.1992 tarih ve 2364 sayılı kararıyla Kentsel Sit Alanı olarak ilan edilmiş.

Seyahat esnasında araya girmeyeyim dedim, yukarıda da belirtmiştim. Bazı yerler gezerken insan kişisel düşüncelerini göz ardı ediyor. Çünkü içinde bulunduğu yılı, çağı unutuyor. Yüzyıllar öncesinden kalanlara bakarken, ben giderken ne bırakabilirim düşüncesi geliyor yalnızca insanın aklına. Her dokuya, her nehire, her müzeye kendi bakış açımızla müdahale edemiyoruz, edemeyiz. Ama orayı anlamaya çalışabiliriz. Amasya’yı herhangi bir şeye benzetecek olsam, çok uslu bir çocuk olduğu için genelde dikkat çekmeyen ama uslu olduğu kadar zeki bir çocuk derdim. Evet tam olarak böyle, kendini parlatmıyor ama siz içine girince ışıltısından gözlerinizi alamıyorsunuz. Keyif alacağınıza eminim, buyurun gelin diyorum…

Amasya gezi rehberi şimdilik bu kadar umarım okurken keyif almışsınızdır.Amasya gezi rehberi için duygu ve düşüncelerinizi yorum kısmından belirtebilirsiniz.

Tuğçe Şen
bakmadangezme1@gmail.com

Merhaba! Ben Tuğçe.

Yorum Yok

Post A Comment