Dubai Gezilecek Yerler

Dubai Gezilecek Yerler

Dubai Gezilecek Yerler

DUBAİ GEZİLECEK YERLER

 

Dubai, bizim daha çok Arabistan adıyla bildiğimiz Birleşik Arap Emirlikleri’nin bir emirliği. Bu şehir gerçekten Arap Yarımadası’nın New York’u! Arabistan dendiğinde akla gelen yalnızca çöl, sıcak ve deve üçlüsü algısını tamamen yıkıyor. Yerine bambaşka, modern ve gezilebilecek birçok alanı olan kocaman bir şehir imajı koyuyor. Gelmeden önce birçok fotoğrafını gördüm, hakkında bir sürü bilgi edindim ama şunu söyleyebilirim ki Dubai kesinlikle gezilmeden anlaşılabilecek ve tanınabilecek bir yer değil. Oradan ayrılırken bile hala şaşkınlık içerisindeydim ve beni bu kadar büyüleyen bir şehri tabi ki sizinle de paylaşmam gerekiyordu.

Dubai’nin en gözde ve en ünlü bölgelerinden biri olan Madinat Jumeirah ile başlamak istiyorum. Burası, Cumeyra Şehri anlamına gelen ve yaklaşık olarak 40 hektarlık bir alana kurulmuş olan Birleşik Arap Emirlikleri’nin en büyük mesire alanı. İçerisinde birbirinden güzel ve lüks otelleri, alışveriş merkezini, çeşitli restoranları ve bir tiyatro salonunu barındırıyor. Mimarisi, eski Arap köyleri göz önünde bulundurularak tasarlanmış. Dubai’de geçmişi hatırlatan nadir alanlardan biri olduğunu söyleyebilirim. Tabi ki yine modernizm esintilerine de yer verilmiş. Aynı zamanda burada bulunan otellere, kanallar aracılığıyla ulaşım sağlanması oldukça farklı ve havalı J Bizim bu mesire alanı içerisinde konaklamayı tercih ettiğimiz otel Burj El Arap oldu.

Burj El Arap’ta biz 2015 yılında konaklama fırsatı bulmuştuk. Şu anda şartlar aynı devam ediyor mu bilmiyorum ama o zamanlarda otelde şort, terlik vb. rahat kıyafetlerle gezilmesine izin yoktu. Erkeklerin gömlek ve pantolon giymesi, kadınların da aynı şekilde şık bir kıyafetle gelmeleri gerekliydi. Bu ayrıntıyı da ekledikten sonra size öncelikle otelin denizin altına inşa edilen muhteşem restoranından söz etmem gerekir. Bu restoran dışarıdan da misafir kabul ediyor ancak yalnızca dışarıdan gelenlerin değil otelde konaklayanların da rezervasyon yaptırmaları gerekiyor. Aksi takdirde restorana ani olarak gidip yemek yeme imkânınız olmuyor. Otelde Skydiving yapabilme olanağınız da mevcut. Otelin en üst katında helikopter pisti ve Skydiving için gerekli bütün ekipmanlara özenle yer verilmiş. Otelin dış mimarisinin bir yelkenli şeklinde tasarlanmış olması da ilgi çekiciliğini artıran cinsten.

İş gezileri gerçekten birçok yeri gezip görmeniz açısından oldukça avantajlı, bu çok açık. Ama gittiğiniz yerlerde iş öncelikli davranmak durumunda olduğunuz için bir de buna 3 gün gibi kısa bir sürede dahil oluyorsanız birçok imkandan mahrum kalıyorsunuz. Ben de tam olarak bunu yaşadım. Döndüğümde içimde en çok kalan şey Skydiving yapamamak oldu. Bir kez daha Dubai’ye gidecek olsam kesinlikle ilk nedenim Skydiving deneyimini yaşamak olurdu.

Belki de Dubai’de görülen en lüks otellerden bir tanesi olan Burj El Arap, yalnızca restoranları ile bile insanları büyülemeye yetiyor. Yaklaşık olarak 8 tane restorana ev sahipliği yapıyor ve bu restoranlar oldukça pahalı. 2015 yılında dahi fazlasıyla para harcanan bir otel olduğunu göz önünde bulundurursak şu anki şartlarda da yine fahiş fiyatlarla karşılaşacak olmanız kaçınılmaz. Yine de imkanları göz önünde bulundurulduğunda eğer olanağınız ve bolca zamanınız varsa hem çok keyif alacağınız hem de farklı deneyimler yaşayacağınız bir konaklama mekanı.

Madinat Jumeriah içerisinde ve Burj El Arap otelinin baktığı sahil şeridinde yer alan Palm Jumeirah’tan da bahsetmezsek olmaz. Çünkü burası aslında bir ada. Palmiye ağacı şeklinde havadan görüntülendiği zaman fazlasıyla ihtişamlı görünen bu sahil, belki de yerli ve yabancı turistlerin en çok gezmek istediği alanlar içerisinde yer alıyor. Özellikle birbirinden lüks ve şık restoranları, bu restoranlarda çeşit çeşit sunulan yemekleri ve ihtişamlı manzarası en cezbedici taraflarını oluşturuyor. Sahil şeridi boyunca lüks ve her kesime hitap eden gece kulüplerinden spa alanlarına kadar her türlü imkâna bu adada erişebilmeniz mümkün. Ayrıca kanal etrafında oteller arası ulaşım için kullanılmasına ek olarak yapılan gezinti amaçlı bot turları da çok meşhur. Belirli bir ücret karşılığında Burj El Arab dahil olmak üzere birçok otelin manzarası ve serin sular eşliğinde gezinti yapmıştık, çok da keyif almıştık.

Bizim ziyaretimiz içerisinde yer alan üç günde, yılbaşı akşamını da orada geçirdik. Şans eseri denk geldiğimiz Martin Gaurix konseri hafızama en çok kazınan Dubai anısı oldu benim için. Lüks otellerin yer aldığı bir cadde üzerinde bulunan EDM BAO Festival at Meydan’da gerçekleşen konser o kadar geniş bir kitleye hitap ediyordu ki bir an bütün Dubai’nin burada olduğunu düşünmüştüm. VIP  biletlerle giriş sağladığımız konserde yılbaşı gecesi benim için çok farklı ve özel geçmişti. Yalnızca yılbaşı gecesi değil eğer özel bir günde orada bulunursanız böyle özel ve önemli etkinliklerle karşılaşma olasılığınız çok yüksek.

Şehrin genel gezilip görülecek yerler listesini sizlerle paylaşmadan önce Dubai Nusr-Et deneyimimi de aktarıyorum. Öncelikle Türkiye’den çok farklı bir konsepte sahip. Bizim İstanbul’da gördüğümüz gibi şık beyaz örtülü masalar yok. Tahta bir konseptle oluşturulmuş. Bunun yanı sıra neredeyse her masayla özel olarak ilgilenen ayrı garsonlar var ve gerçekten bir şeyler istememiz için gözlerimizin içine bakıyorlar. Lezzetli olmasına lezzetliler ama Türkiye’deki porsiyonlarla kıyaslayacak olursam oldukça küçükler. Tadımlık geliyor her şey desem abartmış olmam. Buna karşın sanırım hayatımda hiç görmediğim kadar yüksek bir hesapla karşılaştım. Demem o ki Nusr-Et de olsa Dubai olunca üzerine fiyat olarak iki üç katını eklemeniz gerekebiliyor…

Şehirde çok fazla alışveriş merkezi var. Ne İstanbul’daki alışveriş merkezlerine ne de Avrupa’daki alışveriş merkezlerine hiç mi hiç benzemeyen bu merkezlerden en bilinenleri ve benim de gezip gördüklerimi sizlere hemen aktarıyorum:

 

  • 1-The Dubai Mall:

Burası dünyanın en büyük alışveriş merkezlerinden bir tanesi. Gitmeden önce fotoğraflarını incelemiştim ama bu kadar büyük bir yerle karşılaşacağımı hiç tahmin etmemiştim. Öyle ki günümün neredeyse yarısını burada geçirmeme rağmen sanırım hala büyük bir çoğunluğunu gezemedim. İçerisinde adını bile duymadığım lüks bir sürü mağaza var. Özellikle İngiltere dışında hiçbir yerde göremediğimiz İngiliz mağazalarının bulunması yerli yabancı bütün turistlerin buraya akın etmesine neden olmuş olacak ki en kalabalık mağazalar hep bu mağazalardı. Alışveriş merkezi genel olarak günün her saati oldukça kalabalık.

Sıradan bir alışveriş merkezi gibi düşünmeyin onu söyleyeyim. Dükkânlarının tasarımları ve iç mekanın dizaynı, kalabalığa rağmen oldukça ferah ve geniş. Türkiye’de hatta belki de dünyada gördüğümüz alışveriş merkezi anlayışının çok dışında bir mimari tasarıma sahip. Özellikle akşamları yapılan ışık gösterileri oturup kendini izlettirebilecek türden, resmen bir sanat.

Ayrıca The Dubai Mall içerisinde Dubai Aquarium da bulunuyor. Dev bir havuzun içerisinde vatozdan köpek balıklarına kadar her türlü deniz canlısı görülüyor. Bu havuzun altından geçen bir su altı tüneli ile bütün canlıları sanki yanlarındaymışsınız gibi gözlemleyebiliyorsunuz. Geç saatlere kadar ziyarete açık olan bu mekan bana kalırsa Dubai’nin sıcağından kaçarak vakit geçirilebilecek güzel mekanlardan bir tanesi.

  • 2-Mall of The Emirates:

Bu alışveriş merkezi benim en çok tavan tasarımı ile dikkatimi çekmişti. Tamamen camdan yapılmış ve geniş bir kubbeyi andıran bu tasarımı, mekânın daha geniş ve ferah görünmesini sağlamış. Dubai genel olarak çok kalabalık bir şehir ve sanırım bu illüzyonlar, kalabalığın bizi bunaltmasını önlemek için ince düşünülmüş estetik tasarımlar arasında yer alıyor. Bu alışveriş merkezinde özellikle elektronik eşya mağazalarının fazla olduğunu gördüm. Şehrin en uygun fiyatlı elektronik mağazalarının burada olması nedeniyle herkesin en uğrak noktası haline gelmiş durumda. Aynı zamanda alışveriş merkezinin çevresinde çok tatlı bir de akvaryum var, orayı gezip görmeden de geçmeyin derim ben. Alışveriş merkezinin içerisinde yer alan restoranların yemekleri çok kaliteli ve lezzetli. Arap kültürünün esintileri dışında dünya mutfağından da birçok restoran görebilmek mümkün.

Dubai’de sevdiğim en önemli özellik, mekanların birden fazla işleve sahip olması. Burada da alışveriş merkezi dışında eğlence merkezi anlayışı ile oluşturulmuş bir kayak merkezi var; Ski Dubai. Evet yanlış söylemedim ve siz de yanlış duymadınız. Çölün ortasında bir kentte Alaska soğuğunu andıran bir kayak merkezi! Hayatım boyunca yaşadığım en ilginç deneyimlerden bir tanesi olduğunu söyleyebilirim. Penguen bile gördüm inanır mısınız? J İçeride aynı zamanda buz barı, kar mağazası ve ekipmanların alınabileceği stantlar da mevcut.

Tema Parklar da bu şehrin canlılığını koruyan ve hem yerli halkın hem de yabancı turistlerin eğlence ihtiyacını üst düzeyde karşılayan alanları, ben hepsinden çok keyif aldım açıkçası.

  • 1-Legoland:

İsmine aldanıp buranın yalnızca çocuklara özel bir alan olduğunu düşünmeyin. Yetişkinler için de en az çocuklar kadar eğlenebilecekleri alanlara sahip ve oldukça büyük. Park içinde park kurarak büyük bir Su Parkına da yer vermişler. İçerisinde sabahtan akşama kadar vakit geçirebilir ve zamanın nasıl geçtiğini asla anlamazsınız. Çocuklar için yalnızca eğlence alanları değil aynı zamanda robotik kodlama gibi öğretici aktivitelere de yer verilmiş. Şehir merkezinden biraz uzak olsa da ulaşımda sorun yaşanmadığı için rahatlıkla gidilebilir. İçeride aynı zamanda restoranlar, tatlı mı tatlı kahve mekanları da mevcut.

  • 2-Global Village:

Burayı tema park olarak mı değerlendirsem alışveriş merkezi mi desem hala kafam çok karışık. Çünkü içeride tema park olabilecek büyüklükte bir eğlence alanı ve bir o kadar çeşitli mağazaları ile alışveriş alanları bulunuyor. Dünyanın en büyük açık hava alışveriş merkezi olan Globe Village, farklı tasarımı ve konsepti sayesinde ilgimi çekmişti. Sokak sokak ayrılan ve bu yapısıyla da gerçekten bir “village” i andıran alışveriş merkezinin her bir sokağı bir ülkeyi temsil ediyor. Bu sokakların içerisinde o ülkeye ait yemek alanları ve kültürel birtakım nesnelere de yer veriliyor. E tabi insan yurt dışında olunca kendi ülkesini de görmek istiyor, Türkiye’yi görünce bir heyecan bastı hemen koştum sokağa, çok da keyif aldım açıkçası.

Globe Village için kapıda giriş ücreti ödenmesi gerekiyor. Açık hava olmasından kaynaklı olarak boş alanlar yeşillendirilmiş. Aileler buralarda gelip vakit geçiriyor, piknik yapanları bile gördüm J Sabah akşam kalabalık burası. Sabah dediğime de bakmayın Dubai’de hayat çok geç başlıyor ve bu gibi mekânlar çoğu zaman öğleden sonra açılıyor. Gece hayat devam ediyor. Bunda ülkenin gündüzleri sokağa çıkamayacak kadar sıcak olmasının da etkisi var tabi.

Şehirde eski mimari yapılara rastlanması zor fakat Yeni Dubai’nin kesinlikle ihtişamlı mimari yapılarla donatıldığını söyleyebilirim. Kaç kat olduğunu sayamadığımız, çatılarını göremediğimiz birçok yapıya denk geldik. Bunlardan en bilinenlerini ve önemli gördüklerimizi gezip dolaştık. Yükseklik korkusu olmayan ve macerayı seven biri olarak beni dahi ürküttüklerini söyleyebilirim.

  • 1-Burj Halife (Khalifa):

Dubai denince akla ilk olarak gelen simgelerden biri de gökdelenler. Gerçekten ilk bakışta “Ne kadar uzun bunlar yahu!” diye uzun uzun incelediğiniz yapıları gördükçe gözünüz alışmaya başlıyor. Burç Halife de bunlardan bir tanesi. Farklı bir tasarıma sahip olmasının yanı sıra üst katlarından Dubai’yi kuş bakışı olarak seyretmenize de olanak sağlıyor. İçerisi de en az dış tasarımı kadar büyüleyici bir yapıya sahip. Özellikle akşamları yemek faaliyetlerinin yanı sıra eğlence amaçlı da tercih edilebiliyor. İç alanında yapılan su gösterileri sürekli olarak devam ediyor ve gerçekten bir şov deneyimi yaşatıyor.

Burç Halife tam olarak 828 metre yüksekliğinde, 160 katlı bir yapı. Fakat edindiğim bilgilere göre yalnızca 125. Katına kadar çıkma izni var. Buradan sonraki katların ise Emir ve ailesine ait olduğu söyleniyor. Burada mı yaşıyorlar, burada nasıl kalıyorlar diye uzun bir süre düşünüp sonra sorgulamayı bırakmaya karar verdiğim de doğrudur J

  • 2-Emirates Kuleleri:

Bu ikiz kulelerin yapımı 1999 yılında tamamlanmış. Çatıları camla kaplı olan bu kuleler otel ve iş merkezi olarak faaliyet gösteriyor ve dünyadaki en yüksek beş otelden bir tanesi olarak biliniyor. Cam asansörü yükseklik korkusu olmayanları bile giderek korkutan bir hal alıyor. Ama bir yandan da büyük bir heyecan ve farklı bir deneyim yaşattığını da söylemeden edemeyeceğim. Otelin 51. Katında yer alan bar, çevrenin en sevilen eğlence mekânlarından bir tanesi. Alt katında ise dünyada ilk ve tek olan 3D tasarım stüdyosuna ev sahipliği yapıyor.

Beni yakından takip ediyorsanız bilirsiniz ki müze görmeden hiçbir geziden dönmem. Dubai’nin modern yapılarının arasında gezebileceğim birbirinden çeşitli ve keyifli müzelere rastladım. İtiraf etmeliyim ki bu konuda ülkemiz çok daha iyi ve özenli ama yine de gitmişken bir müzelerini de görün derim.

  • 1-Dubai Müzesi:

Sanırım şehirde gördüğüm tarihi tek bina bu müzenin binasıydı. İçerisinde bizde olduğu kadar eskiye dayanan bir geçmişin izi olmasa da özellikle Arap kültürünü, Arapların yaşam şartlarını ve coğrafyanın genel özelliklerini sizlere ifade edebilecek bir müze olduğunu söyleyebilirim. Müzeye giriş ücretli fakat oldukça cüzi bir miktar olduğunu hatırlıyorum. Gitmezseniz olmaz diyemem ama kültürel yapılarına meraklı iseniz bu müzeden yola çıkarak kolaylıkla fikir edinebilirsiniz.

  • 2-Ethiad Museum:

Bu müze aslında 1971 yılında Arap Emirliklerinin birleşme anlaşmasını imzaladığı bir binaymış. Tasarımıyla dikkatimi çeken bu binanın böyle ince bir anlam ifade ettiğini öğrenince gidelim de gidelim diye tutturdum ve gittik tabi ki J Binanın dış görünüşünün de tarihi anlamı ile bir bağı var. Yatay olarak ve dalgalı bir biçimde tasarlanan çatısı, imzalanan parşömen kağıdını simgelerken yapıyı ayakta tutan altın sütunlar da imzaların atıldığı kalemlere işaret ediyormuş.

Bina aslında buz dağının görünen yüzü. Ters mimari ile inşa edilmiş olması nedeniyle yerin altında birçok katı bulunuyor. Bu katlarda 3000 kitabı içerisinde barındıran bir kütüphane, sergi alanları, kafeteryalar ve eğitim merkezleri yer alıyor. Akşamları özellikle dış mekan aydınlatmaları oldukça ilgi çekici bir hal alıyor. Müzeye girişler ücretli ve tam ve öğrenci olmak üzere çeşitli tarifeler uygulanıyor. 5 yaşının altındaki çocuklardan ise ücret istenmiyor.

 

Bütün bunlara ek olarak Dubai’nin en ünlü plajının da yer aldığı farklı sosyal alanları da gezmeden geri dönemezdim elbette.

  • 1-Dubai Frame:

Bu yapıyı ilk gördüğümde “Ne menem bir şey bu?” diye merakla keşfetmeyi beklemiştim. Gerçekten yaklaştıkça ve içerisine girdikçe büyüsü artan dehşet güzellikte bir yapı. Bizi Dubai’nin tarih yolculuğuna çıkarırken neden bu kadar illüzyon kullanmışlar bilmiyorum ama sonuç olarak bu işi gerçekten hakkıyla yapmışlar. Temelde meselemiz iki adet karşılıklı kule ama asıl mesele, bu iki kuleyi birbirine bağlayan 93 metre uzunluğundaki cam köprüde başlıyor. Türkiye’deki cam yol ve köprüleri de gezmiştim ama onlar emin olun bu köprünün yanında hiçbir şey. Her an düşecekmiş korkusuyla bitmek bilmeyen o 93 metreyi aşmak, uzun soluklu bir korku filmine dalmaktan çok daha ürkütücü. Fakat çok da keyif veriyor.

Bu köprüye ulaşmak için zeminden asma kata asansörle çıkılıyor. Bu kat, Dubai’nin tarihini anlatan panoramik bir müze gibi tasarlanmış. Özel ses ve görsel efektlerinin kullanıldığı bu alanda kuzeyde küçük bir balıkçı köyü olan eski Dubai, güneyde ise metropol haline gelmiş modern bir kent olan yeni Dubai izlenebiliyor. Girişlerin ücretli olduğunu da belirtelim.

  • 2-La Mer:

İsmi gibi kendisi de çok şirin, Hawaii’den hiçbir farkını göremediğim muhteşem bir plaj burası. Palmiye ağaçlarının sıralandığı sahil yolunda yürüyüş yapan insanlar, bir yanda plajın keyfini çıkaranlar dururken bir yandan da yolun kenarında denizi gören kafe ve restoranlarıyla gözümü gönlümü açan canım La Mer! Bir de yolun karşısında tek katlı yapıların duvarlarında gördüğümüz grafiti sanatı da izlenmeye değer vallahi.

Plajın ücretsiz kapalı otoparkı var. Giriş ücreti olmayan plajda yalnızca şemsiye ve şezlong ücretli. Bana kalırsa tatilin keyfini çıkarmanız ve günün yorgunluğunu atmanız için en tercih edilebilir alanlardan bir tanesi burası.

  • 3-Dubai Su Kanalı:

Dubai’nin sembolik görsellerinden birine konu olan Dubai Su Kanalı, üzerindeki köprü ile de estetik bir görünüm kazanmış. Sağ ve sol kanatlarında uzunca bir şerit halinde lüks restoranlar, mağazalar ve kafeler bulunuyor. Aynı zamanda kanalın tam bitiş noktalarında oluşturulan yürüyüş yolları da keyifli bir gün geçirmenizi sağlıyor. Bu kadarla sınırlı değil tabi. Su Kanalı’nın tadını çıkarabilmeniz için en keyifli aktivite olan ve en sık tercih edilen ise özel yat gezileri. Evet, bu kanalda özel yat kiralayarak gezintiye çıkabilmeniz mümkün. Kiralamak biraz pahalı olsa da bir kere geliyoruz bu dünyaya diye kendinize güç vererek denemeye değer hale getirebilirsiniz diye düşünüyorum J

  • 4-Jeep Safari Turu:

Safari Turu, belki de deneyimlemek istediğim şeyler arasında Skydiving ile yarışır durumdaydı. Fakat iş gezisi olması ve yalnızca 3 günlük bir ziyaret olması nedeni ile Jeep Safari Turunu yapmak içimde bir ukde olarak kaldı. Sizin içinizde de bir yara olmasın diye hemen bahsedeyim dedim J Dubai Safari Park, aynı zamanda bu bölgede yaşamlarını sürdüren çeşitli hayvanlara da ev sahipliği yapan bir hayvanat bahçesi gibi. Bu doğal ortamın içerisinde size Jeep ile Safari Turu imkânı sağlanıyor. Başka yerde bulur musunuz bilmem ama bence Dubai’ye gelip denemeye değecek bir diğer aktivite de bu tur.

Sonuç itibari ile Dubai hakkında tek bir cümle kuracak olsaydın ne söylerdin diyecek olursanız kesinlikle “Ben bu şehri 10 gün kalsam da gezip bitiremem.” Derdim. Hem çok büyük hem de çeşitlilik, imkan çok fazla. Geze geze bitiremediğiniz gibi bir türlü doyamıyorsunuz da. O nedenle yolunuz Dubai’ye düşerse mutlaka şehri gezin demeyeceğim, ne yapın edin Dubai’ye yolunuzu düşürün diyeceğim J

Tuğçe Şen
bakmadangezme1@gmail.com

Merhaba! Ben Tuğçe.

Yorum Yok

Post A Comment