KARAHANTEPE

KARAHANTEPE

Şanlıurfa gerçekten her sokağından tarih çıkan, muhteşem mistik hikayeleri ile de bizi kendine çeken, tarifi olmayan güzellikte bir şehir… Gezilecek çok yeri, dinlenecek bolca hikayesi var. Üstelik yüzlerce tarihi yapısı yetmezmiş gibi her gün bir yenisi ekleniyor. Kim bilir daha bilinmeyen ne noktaları ne gizli alanları var güzel Şanlıurfa’nın… Karahantepe de Urfa’da yeni keşfedilen ve çalışmaları devam eden bir sit alanı. Göbeklitepe’ye rakip mi çıkıyor derseniz EVET. Bizi tahmin edemeyeceğimiz kadar geriye götürecek olan bu alanın keşfi belki de dünya tarihinin en önemli keşfi; e tabi Amerika’nın keşfinden sonra ?       

Karahantepe’yi duyar da görmeden döner miyim hiç? Tabi ki tası tarağı topladım bin bir heyecanla gittim bu yepyeni sit alanını görmeye.

Karahantepe’deki ilk yapıların, şehrin merkezine 46 kilometre uzaklıktaki Tek Tek Dağları Milli Parkı içerisinde, 1997 yılında yapılan yüzey araştırmaları sırasında fark edildiği biliniyor. Yöre halkınca “Keçilitepe” olarak adlandırılan Karahantepe’nin tam anlamıyla araştırma kapsamına alınması ise bundan 3 yıl önce gerçekleşiyor. “Göbeklitepe Kültürü ve Karahantepe Kazıları” projesi kapsamında yüzey araştırma çalışmaları başlatılan bölgede, aktif olarak kazı çalışmaları devam ediyor.

İlk araştırmalar sırasında Göbeklitepe’deki yapılarla benzerlik gösteren ve Neolitik döneme ait olduğu düşünülen “T” biçimindeki yaklaşık 250 dikilitaşın bulunması ise çalışmaların hız kazanmasına neden oluyor. Geçtiğimiz yılda ise aynı alanda yine Neolitik döneme ait insan ve hayvan heykellerinin ve anakaya oyularak oluşturulmuş yapıların bulunduğu tespit ediliyor ve böylece yepyeni, hatta bizi Göbeklitepe’den daha da geriye, neredeyse 12.000 yıl öncesine götüren yeni bir sit alanının keşfi tam anlamıyla başlamış oluyor.

Peki bu alanda bulunan yapılar, nesneler ne oluyor diye soracak olursanız elbette ki incelenmek için arkeologlar tarafından kaldırılıyor. İncelemelerin ardından ise Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi’nde sergileniyor. Bu müzede aynı zamanda Karahantepe’nin minyatürü de bulunuyor. Minyatür, tahmini olarak sit alanının düzenini, yapısını olabildiğince net bir biçimde gösteriyor. Özellikle bu alana ilgi duyanların, Karahantepe’den çıkan eserleri görmek için müzeye koşar adımlarla gideceğini tahmin ediyor ve gitmişken bu minyatürü görmenizi de şiddetle tavsiye ediyoruz.

Yapılan araştırmalar bu yapının ritüelistik bir anlam ifade ettiğini de bize gösteriyor. Kutsal günlerde belki bir tapınak ya da ritüeller için ayrılan birtakım alanları içerisinde barındırdığı, bulgulardan hareketle doğrulanabilir nitelikte. Yapının uzun duvarının tam ortasında insan başı figürü bulunuyor. Boyun kısmı yılana benzeyen bir erkek betimlemesi de bu figürü destekliyor. Bu başın karşısında toplamda dört adet fallus bulunan dikilitaşlar yer alıyor. Bunun yanı sıra yapının bir tarafından iniş merdiveni, diğer tarafından çıkış merdiveni yapılmış olması, bu alanın özel amaçlar için inşa edildiğini gösteriyor.

Oldukça büyük bir alanı kapsadığı söylenen Karahantepe’nin tahmini ölçümleri yaklaşık olarak 140.000 metrekareyi bulduğu yönünde. Elbette şu an bu bölgenin tamamı kazılabilmiş ve gün yüzüne çıkarılabilmiş değil. Buna karşın kazı alanının ziyarete açık olduğunu da belirtmek gerekiyor. Girişler ücretsiz olarak sağlanıyor. Alan iyice açığa çıkarıldıktan sonra Müzekart vb. giriş yöntemlerine gidileceği düşünülüyor. Fakat şunu da söyleyeyim; bu alanı gezerken Göbeklitepe kadar düzenli, içerisinde yolları bulunan bir alan olarak düşünmeyin. Çünkü henüz çok yeni ve bulguların açığa çıkarılması için alana dışarıdan herhangi bir müdahalede bulunulmuyor. E peki o zaman biz neden burayı gezelim ki diye de sorduğunuzu duyar gibiyim. Çünkü, tarihi önemi düşünüldüğünden daha büyük olan bir alan burası.

Karahantepe keşfedilene dek tarihte bilinen en eski zamanlara bizi götürebilen sit alanı Göbeklitepe idi. Fakat Karahantepe’nin bulunması sonucu Göbeklitepe’den yaklaşık 5000 yıl daha geriye gidebileceğimiz açığa çıktı. Bu yalnızca Türkiye tarihi için değil dünya tarihi için de oldukça önemli. Burayı gezerken, bu yapının ortaya çıkarılma aşamasına şahit oluyor, kendinizi adeta 12.000 yıl öncesinde bulabiliyorsunuz. Ayrıca henüz herhangi bir restorasyon yapılamaması, müdahalede bulunulmamış olması, bölgenin en doğal halini görmenizi sağlıyor. Bana kalırsa tamamen açığa çıkarılmadan önce gezip görmek çok daha keyifli…

Göbeklitepe kadar ihtişamlı, düzenli bir sit alanı değil henüz ama çalışmalar sona erdiğinde ben Göbeklitepe’ye bile büyük fark atabilecek bir ihtişama kavuşacağını düşünüyorum. Şanlıurfa’ya kadar gelmişken Karahantepe’nin ilk ziyaretçilerinden biri olmanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. Çünkü bu durum bile beni nedense çok heyecanlandırdı, sizi de heyecanlandırsın ?

Tuğçe Şen
bakmadangezme1@gmail.com

Merhaba! Ben Tuğçe.

Yorum Yok

Post A Comment